Ameliyatı sen yapmadığın sürece istediği kadar bağırabilir. | Open Subtitles | طالما لن تكون من تقوم بالجراحة يمكنه الصراخ كما يحلو له |
Şapkasını alıp gitme veya istediği kadar kalma cesaretine sahip olan ve aynı konuda hakkımı teslim edecek kişiyle zaman geçirmek güzeldi. | Open Subtitles | كان من الجميل أن أقضي وقتاً برفقة شخص ما كان يمتلك الشجاعة لجلب قبعته أو يبقى كما يحلو له ويمنحني الفضل على الأمر ذاته |
Sana nasıl girdiğini sorardım ama Starling şehri kanunsuzu istediği gibi gelip gider, değil mi? | Open Subtitles | كنتُ لأسئلكَ كيف أتيت لهنا، لكنّ الحارس الليليّ لمدينة (ستارلينج) يجوب كما يحلو له. أليس كذلك؟ |
Her şeye, dünya istediği gibi olsun diye katlandı. | Open Subtitles | انه يفعل كل شيء كما يحلو له |
Her şeye, dünya istediği gibi olsun diye katlandı. | Open Subtitles | انه يفعل كل شيء كما يحلو له |