Ve böylece siber-suçlular CarderPlanet bir çeşit süpermarket olmaya başadı, | TED | و لذلك أصبح كاردر بلانت كنوع من المتاجر لمجرمي الانترنت. |
bir tür sebep olma, bir çeşit insandan insana bulaşma. | TED | كنوع من التقليد ، نوع من الإنتقال من شخص لآخر. |
Yada onları şekere batırıp bir çeşit tatlı adı altında servis yapabilirsin. | Open Subtitles | ويمكن أن تنثر عليها مسحوق السكر ويمكن أن تقدم كنوع من الحلوى |
Bu ışık tellerini üretir, muhtemelen bir tür savunma olarak. | TED | انها تنتج حزماً من الضوء كنوع من انواع الدفاع عن النفس |
Beyinlerimizin daha iyi görmesi için, bir nevi insani sezgilerimizi tatmin etmek adına RGB (kırmızı-yeşil-mavi) kullanıyor olmamız komik. | TED | ومن المضحك أننا نستخدم آر جي بي فقط كنوع من الإرضاء لحدسنا الإنساني، حتى نستطيع أن نرى أدمغتنا بشكل أفضل. |
Sen bile değişklik olsun diye olmadığın bir kişi gibi giyineblirsin. | Open Subtitles | طبعاً يمكنكم ارتداء ملابس غير التي ترتدونها عادة كنوع من التغيير |
Şifrenin altındaki bu kod orada bir çeşit imza olarak duruyor. | TED | تلك الشفرة هناك اسفل الترميز كنوع من التوقيع |
Kanaryalar bir çeşit biosensör gibi madenlerde kullanılırlardı. | TED | كان يتمّ استخدام طيور الكناري كنوع من أجهزة استشعار للعوامل البيولوجية في المناجم. |
Bir topluluğun bir çeşit ortak aklı olarak düşünebilirsiniz, ama çok özel bir tür topluluk. | TED | يمكن أن تفكر فيها كنوع من أنواع حكمة الجماعة و لكن نوع خاص من الجماعات |
Kanserin bu kötü huylu türlerini bir çeşit çizgi romandaki kötü karakterler olarak düşünebiliriz. | TED | يمكننا التفكير في أن هذه الأنواع السرطانية العدوانية هي كنوع من الأشرار ذوي القوة الخارقة في كتاب فكاهي. |
Fakat siz bu çağrışımları yaptığınızda, bunların bir çeşit sinerji içerisinde hikayede bir araya gelmesini istiyorsunuz, ve bulduğunuz şey önemli olan şeydir. | TED | ولكن عندما تقوم بفعل هذه المزاملة، تريدها أن تاتي كنوع من التناسق في القصة، وما ستجده هو ما يهم. |
Ama onu bir çeşit büyük organizma olarak da düşünebiliriz. | TED | لكن يمكن التفكير بها كنوع من الكائنات الضخمة. |
Yani başta konuşma vardı, daha sonra yazı geldi, bir tür beceri şeklinde. | TED | إذا أولاً أتى الكلام ، ومن ثم أتت الكتابة كنوع من المهارة |
Bu bir tür kasıtlı beceriksizlik şiiridir. | TED | انه كنوع من الشعر الخاص بالغرابة المقصودة |
Anatomik olarak modern insanlar 200.000 yıldır var; yani modern, ayrışmış bir tür olduğumuz bu zamanın en fazla %5'inden bahsediyoruz. | TED | الإنسان الحديث "الحالي" موجود منذ حوالي مئتا ألف سنة, إذا فنحن نتكلم عن خمسة بالمائة تقريبًا من عمرنا كنوع متطور منفصل |
Bilimi de bir tür jüri olarak düşünebiliriz, ama çok özel bir tür jüri. | TED | يمكننا أيضا أن نتصور العلم كنوع من هيئة المحلفين و لكنها هيئة خاصة جدا من المحلفين |
Reebok için ayakkabı da yaptım, kıyafet için bir nevi hobi olarak. | TED | صممت أحذية لشركة ريبوك كذلك، كنوع من الهواية في الاكسسوارات. |
Ne kadar aptalca da gelse onları bir nevi mastürbasyon şekli olarak görüyordum. | Open Subtitles | إنها حماقة، كنت أراهم كنوع من الأستمناء له |
Takmaya zorladılar, bir tür şaka olsun diye. | Open Subtitles | لقد ارغمونى على ارتداؤه وجعلوا ذلك كنوع من الدعابه |
Vov dostum, bu dövüş sanatların en üst düzeyi gibiydi. | Open Subtitles | رائع,يارجل. هذا كان كنوع من أنواع الفنون العسكرية |
Avlarını deliklerinden çıkarmaya mı çalışıyorlar yoksa bunu bir iletişim yolu olarak mı kullanıyorlar emin değildim. | Open Subtitles | ولم أكن متأكّداً .. هل كان الحيوان يحاول تنظيف الفريسة أم إنه كان يستخدمه كنوع من الإتصال |