| Tanışma zamanı. Bardağını verir misin az? Sağ ol. | Open Subtitles | سوف اقدمك الان اعطينى كوبك الان للحظة شكرا |
| Stüdyonu temizlediğim, fırçalarını yıkadığım için milyonlarca kez özür dilerim tabi Bardağını attığım için birde. | Open Subtitles | متأسفة مليون مرة لأنني نظّفت مرسَمَك و نظّفت فرشك و رميت كوبك المفضل |
| Biri bana, iyi garson asla bardağın dibini görmene izin vermez demişti. | Open Subtitles | ♪ أخبرني أحدهم بأنّ الساقي الجيد لا يدعك ترى قاع كوبك |
| Bırak da doldurayım. bardağın köpük dolu. | Open Subtitles | دعني أملأ كوبك لقد كانت مملوءة بالرغوة |
| Kupanı çıkar çünkü kazanana kahve var. | Open Subtitles | أخرج كوبك لأن القهوة للخاتمة |
| Herkes senin kupana dokunulmaması gerektiğini biliyor. | Open Subtitles | أظنُ الجميع يعلمون بأنّ عليهم عدم لمس كوبك |
| İlk kahveni atıp yenisi için tekrar sıraya girdin. | Open Subtitles | لقد رميت كوبك الأول من القهوة و من ثم وقفت بالصف للحصول على المزيد |
| Veya ''Bardağını biraz kuzeydoğuya çeker misin?'' | TED | أو،"حرك كوبك إلى الشمال والشمال الشرقي قليلا. " |
| - Ayrıca sadece kendi Bardağını kullan. | Open Subtitles | وينبغي أن تحصل على كوبك الخاص. |
| Bardağını kullan. | Open Subtitles | باستخدام كوبك المصاص |
| - Bardağını uzat. - Sıcak çikolata mı? | Open Subtitles | أعطني كوبك - هل هذه شوكولاتة ساخنة ؟ |
| - Bardağını ver. | Open Subtitles | -هاتي كوبك |
| bardağın hiç boş kalmasın, sevgili dostum. | Open Subtitles | حتي لا يجف كوبك أبداً , صديقي العزيز |
| Anahtarlarını hep boş bardağın içine koyuyorsun. | Open Subtitles | أنت دائماً ما تضعهم في كوبك الفارغ. |
| - Damon B. Bankson... - Bu beşinci bardağın mı? | Open Subtitles | تباً - هذا كوبك الخامس ؟ |
| - Kupanı al. | Open Subtitles | ها هو كوبك. |
| Evet, sanki kupana Noel kusmuş gibi kokuyor. | Open Subtitles | كأن رائحة التقيؤ تفوح من كوبك |
| Üç defa kahveni dolduran garson. | Open Subtitles | النادلة الذي ملاأت كوبك ثلاث مرات. |