Kızını tanımakta zorluk çekersen... ..Glen Cove İstasyonu'ndaki en şık kadın ben olacağım. | Open Subtitles | لو حصلت صعوبات في التعرف على ابنتك سأكون أكثر النساء أناقة في محطة قلين كوف |
Taksi ister misiniz? Glen Cove'daki en ucuzu. | Open Subtitles | هل تريدين تاكسي ياآنسة الأرخص سعرا في قلين كوف |
Oh, Grady, asma suratını. Onu Cabot Cove'dan arayacağım. | Open Subtitles | اوه جريدى ,لاتعبس بوجهى , ساتصل به من كابوت كوف |
Buckman Koyu'nda. Bir balıkçı bir ceset bulmuş. | Open Subtitles | إنه في بكمان كوف,اكتشف بعض صيادي السمك جثة هناك |
Sandy Cove Oteli'ne hoşgeldiniz. | Open Subtitles | السيد بوارو , مرحبا بكم فى فندق ساندى كوف |
Sandy Cove Oteli'nde ne yapıyor olabileceğinizi merak ettim. | Open Subtitles | وكنت اتساءل عما تفعله هنا فى فندق ساندى كوف |
Eğer bu Paskalya günü Black Cove'da bizi görebilseydin... | Open Subtitles | لو كان بإمكانك رؤيتنا الآن يوم عيد الفصح في بلاك كوف |
Eğer bu Paskalya günü Black Cove'da bizi görebilseydin... | Open Subtitles | لو كان بإمكانك رؤيتنا الآن يوم عيد الفصح في بلاك كوف |
"Hurricane Cove Marina, Kızak 237, öğlen 1." | Open Subtitles | ميناء هيركان كوف ، مرسى 237 الساعة الواحدة ظهرا |
Bill Keener'in Tennessee'deki Sequachie Cove Çiftliği gibi- ineklerinin otladığı ve domuzlarının çamurda yuvarlandığı tıpkı düşündüğüm gibi çiftliklerin orada olduklarını bilmenizi istiyorum. | TED | واريدكم ان تعلموا ان هناك مزارع محلية حولكم .. مثل مزرعة بيل كينير في سيكواشي كوف في ولاية تينيسي حيث تأكل الابقار هناك الاعشاب والخنازير تسرح في الوحول .. كما كنت اتخيل المزارع في طفولتي |
Siz Glen Cove'da oturan Townsend misiniz? | Open Subtitles | "هل أنت "تاونسيند الذى يعيش فى "جيلين كوف" ؟ |
Sandy Cove Oteli, güney sahilinin az dışında. | Open Subtitles | فندق ساندى كوف, فى الخليج الجنوبى |
Adı, Black Cove çiftliği... felaketi. | Open Subtitles | لدينا رواية خاصة بنا، واسمها: "كارثة مزرعة بلاك كوف" |
Adı, Black Cove çiftliği... felaketi. | Open Subtitles | لدينا رواية خاصة بنا، واسمها: "كارثة مزرعة بلاك كوف" |
Coral Cove'da teknelerini tutan tüm polisler için iyi haber. | Open Subtitles | وهي أنباء سارّة لكلّ الشرطة الذين يرسون قواربهم بـ(كورال كوف) |
- Abby söyler. Cove'un kan örneği tıbbi kayıtlarında var. | Open Subtitles | (آبي) ستخبرنا، لأنّ عيّنة دم (كوف) موجودة في سجلّاته الطبي. |
Senin kafandaki iki kadeh içki Astsubay Cove'un evine nasıl girdi? | Open Subtitles | كيف وصل كأسان منه من داخل رأسك إلى منزل الضابط (كوف)؟ |
Perşembe günü, 20 Ocak'ta birkaç çocuk Flank Koyu'ndaymış ve bir çanta, bazı giysiler ve bir cüzdan bulmuşlar. | Open Subtitles | وفى يوم الخميس 20يونيو كان بعض الصغار بجانب فلانكس كوف حيث وجدوا حقيبة ومحفظة وبعض الملابس |
Bakın, Pixy Koyu'nda biri var. Bayan Marshall'a benziyor. | Open Subtitles | هناك احد فى بيكسى كوف يبدو انها السيدة مارشال |
Bay Redfern, dün Bayan Marshall'ı Pixy Koyu'nda bulmayı bekliyor muydunuz? | Open Subtitles | سيد ريدفيرن,هل خمنت ان تعثر على السيدة مارشال على شاطئ بيكسى كوف ؟ |
Koy'daki her ilan tahtasında adı yazıyor. | Open Subtitles | اسمه على كل لوحة في كوف. |
Sorumlu doktorlar, Dr. Galin J. Peterson ve Dr. Ferdinand Kovoskis. | Open Subtitles | الأطبّاء مسئولون, الدّكتور جالين جيه . بيترسون و أوسكيس الدّكتور فرديناند كوف |
Ve işte gidiyorlar. Marietta'nın Kaya'sı, Korsan Mağarası ve Trenton'un Gurur'u hemen ayrıldılar. | Open Subtitles | وها هم ينطلقون مارييتا ابنه روك كوف ابن بيرات وبرايد ابن ترينتون |