Charlotte, sana kuzenim Bay Collins'i takdim edeyim. Arkadaşım, Bayan Lucas. | Open Subtitles | شارلوت أسمحى لى بتقديم ابن عمى السيد كولينز صديقتى الأنسة لوكاس |
Gel, Kitty. Yukarda işimiz var. Bay Collins'in Lizzy'ye söyleyecekleri var. | Open Subtitles | تعالى ياكيتى أريدك بالأعلى السيد كولينز لديه ما يخبر به ليزى |
- Bay Collins, lütfen... - Çeyize hiç gerek yok. | Open Subtitles | ـ سيد كولينز أرجوك ـ ومن حظك أننى لاأبالى تماما |
Sen asla hiç bir şey yapmadın ki, Colins yani sarhoş olmayacaksın. | Open Subtitles | انتي لم تفعلي اي شئ ابدا , كولينز لذلك لن تشربي |
Dr. Cullen ve Bayan Cullen'in evlatlik çocuklari. | Open Subtitles | إنها أبناء الدكتور والسيدة كولينز بالتبني |
- Ben FBI'dan Ajan Collin. | Open Subtitles | -أنا الوكيل كولينز مع التحقيقات الفدرالية |
Arkadaslarin "Cullenlar buraya gelmez." diyerek neyi kastetti? | Open Subtitles | ماذا عنى صديقك عندما قال كولينز لا يأتون لهنا ؟ |
Gelip Lizzy'yi Bay Collins ile evlenmeye ikna etmelisiniz. Onunla evlenmeyeceğine yemin ediyor. | Open Subtitles | يجب أن تأتى وتجعل ليزى تتزوج السيد كولينز فقد أقسمت أنها لن تتزوجه |
Ya kuzenin Mr Collins ve ünlü Lady Catherine de Bourgh? | Open Subtitles | وماذا عن ابن عمك السيد كولينز والسيدة كاثرين دى بورج الشهيرة |
Ateş eden kişi Collins'i tanıyor olabilirdi. Onu yoldan kasten çıkarmış olabilir. | Open Subtitles | مطلق النار قد يكون يعرف كولينز قام بالقائه من على الطريق متعمدا |
Collins gaza basıyor, lastiklerini yakıyor ve arka tarafını yol kenarındaki çite çarpıyor. | Open Subtitles | اذا كولينز قام بالضغط على البنزين قام بحرق المطاط ثم تأرجح نحو الحاجز |
- Collins'in evinden aranmış. - Bennett oradaydı demek ki. | Open Subtitles | المكالمه جائت من منزل كولينز لابد من أنه كان هناك |
Sizi savunmak benim için bir onur olur Bayan Collins. | Open Subtitles | سيكون من دواعي سروري الدفاع عن شرفك يا سيدة كولينز |
Savunma Bakanlığı serveti Amalia Collins Savaş Başlığı Tasarı Ekibimizin Kıdemli Mühendisi. | Open Subtitles | أصل وزارة الدفاع هي أماليا كولينز مهندسة في فريق تصميم الرأس النووي. |
Collins bize bu konuda şirketlerin yaptığı birşey olan, görev belirleme ve temel değerleri tanımlama konusunda koçluk yaptı. | TED | "كولينز" درّبنا على القيام بشيء تقوم به الأعمال التجارية، و هو تحديد مهمتنا و تحديد القيم الأساسية الخاصة بنا. |
Collins, biz Kum Taneleri'nin makine gibi olduğunu söylüyor, farklı makineler. | Open Subtitles | كولينز يقول أننا في حصي الرمال مثل الماكينات.فقط نحن مختلفون |
Collins, onları bütün gün bu vaziyette tutardı. | Open Subtitles | كولينز كان سيجعلهم يقفون كذلك طوال اليوم |
- Colins'in arabasına ateş edilmiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | حسنا,يبدو أن سياره كولينز قد تم اطلاق النار عليها يا رئيس |
Colins, ne dersin? | Open Subtitles | كولينز , ماذا عنك ؟ |
Bu çok güzeldi, Colins. | Open Subtitles | لقد كان ذلك رائعا , كولينز |
Doktor Cullen ve Bayan Cullen onlari kamp yapmaya götürür. | Open Subtitles | -لا , يقوم الدكتور والسيدو كولينز بإصطحابهم للتخييم |
Lane Collin's sahneye çıkmadan önce odasına girdiniz mi girmediniz mi? | Open Subtitles | هل كنت أم لم تكوني في حجرة ملابس (لين كولينز) قبل أداءه؟ |
Hava ne zaman günesli olsa Cullenlar ortalarda gözükmez. | Open Subtitles | عندما يكون الجو لطيفاً يختفي أفراد كولينز |