"لأبنه" - Translation from Arabic to Turkish

• oğluna
• oğlunun
• oğlunu
• oğul

Sam'in oğluna olanlar için bu örgütten bir kişiyi sorumlu tuttuğunu düşünüyoruz.
نعتقد أن سام يظن واحدا من تلك المنظمة مسؤلا عما حدث لأبنه

Ve hatıralar bir babanın oğluna verebileceği en güzel hediyedir.
والذكريات هي أعظم هدية يمكن أن يعطيه أب لأبنه.

Genel olarak oğluna güzel şeyler yazmış.
بصفة عامه مجموعة من الأشياء الجميلة لأبنه

Kardeşinizin boşanma davasında oğlunun velayeti sorun çıkaracak gibi gözüküyor.
لأن أخاك متعلق بدعوة طلب الطلاق الذي قد تصبح فيه وصايته لأبنه مشكلة حقاً؟

"Maalesef, oğlunun bu geçişine yardımcı olacak tek şey babanın vefat etmesidir."
من المحزن, انه ليس هناك شيء يشبه الرحيل بالنسبة لأب لينقل كل مناسكه لأبنه

Hangi baba oğlunu başarısız görmek ister?
كيف يريد والد لأبنه أن يفشل ؟ ما الذي تتحدث عنه ؟

Onların bu hileli evliliği ve babamızın diğer oğlunu inkâr etmesi Chris için, gerçeğin her gün katli demekti.
زواجهم المزيف .. وانكار ابانا لأبنه الآخر كان على كريس قتل الحقيقة كل يوم

Hadi baba ve oğul olarak konuşalım. Çok özür dilerim.
لنتحدث، اب لأبنه انا اسف

Ve oğluna gelin olarak, rakibi olan Fransa kralının kızını seçti.
كعروس لأبنه... ... إختار لونجشانكس إبنة منافسه... ...ملك فرنسا.

Seward oğluna bir ağaç ev yapmıştı.
سيوارد قام ببناء بيت شجره لأبنه

Kral oğluna bir bulaşıkhane hizmetçisi değil eş arıyor.
الملك يحاول أن يبحث لأبنه زوجة وليس خادمة مطبخ!

Bayan Dunlevy, Jonathan Kent beni oğluna iyi bir örnek olarak görmez.
سيدة (دانليفي) لايراني جونثان كينت كمثل أعلى لأبنه

Michael, oğluna kulübeye gidemeyeceklerini söylemişti.
قال (مايكل) لأبنه أنهم لن يذهبوا إلى الكوخ

Ya da kendi oğluna yapabileceklerinden.
او لأبنه

Müşterilerimizden biri, William Hemmond, bizden oğlunun bir arkadaşı için finansal arabuluculuk yardımı istedi.
احد عملائنا وليم هميند طلبنا منا مساعدة صديق لأبنه في الوساطة المالية

oğlunun DNA'sı 20 yıl sonra ortaya çıkıyor.
الحمض النووي لأبنه ظهر بعد عشرين سنة

Ama Seibei tek istediği, oğlunun kontrolü ele geçirmesi.
لكن (سيوبي)، أراد لأبنه أن يمتلك كل أرضه

Ama Seibei, oğlunun tüm bölgeyi ele geçirmesini istiyor.
لكن (سيوبي)، أراد لأبنه أن يمتلك كل أرضه

Fakat artık ikimiz biriz ve yüreğimin derinlerinde biliyorum ki bir babanın oğlunu bağışlamamasına sebebiyet verecek bir hadise yok.
والآن نقف كشخص واحد والآن أعرف أنه في أعماق القلب ليس هناك من عثرة تجعل الأب لا يغفر شيء لأبنه المحبب

Ve Michael, oğlunu yakaladı.
و ذهب (مايكل) لأبنه

Baba oğul.
من أبٍ لأبنه