"لأحد" - Translation from Arabic to Turkish

    • kimseye
        
    • birine
        
    • birinin
        
    • kimseyi
        
    • birini
        
    • birisi
        
    • biriyle
        
    • kimseyle
        
    • var
        
    • birisinin
        
    • insan
        
    • birisine
        
    • biri için
        
    • kimse için
        
    • kimsenin
        
    Derhâl arka kapıdan çık ve kimseye bir şeycik söyleme. Open Subtitles اخرجى من الباب الخلفى الآن ولا تقولى اى شئ لأحد
    Burada kimseye karşı sorumlu değiller. Başkasının iznine tabi değiller. Open Subtitles هنا لا ينظرون لأحد لا يعيشون على حساب رحيل آخرين
    Başka kimsesi olmadığı ve birine mektup yazmak zorunda olduğu için bana yazmıştı. Open Subtitles كتب لي لأنه ليس لديه أحد آخر و كان عليه أن يكتب لأحد
    Eğer birine tuzak kuracaksan, ve işe yaramasını istiyorsan... bu süpriz olmalı. Open Subtitles إن كنت تود نصب كمين لأحد في العمل، يجب أن تكون مُفاجأة.
    Binlerce kişi en eski asil ailelerden birinin genç üyesini selamlıyor. Open Subtitles انها تحظى بترحيب مكلى الاف الجماهير هتفت لأحد أعضاء العائلة المالكة
    Tamam, kapını kilitle ve ne olursa olsun hiç kimseyi içeri alma. Open Subtitles أقفلي بابك ولا تسمحي لأحد بالدخول مهما كانت الظروف. سأقفله. سأراك لاحقاً.
    Hayatta kalan kazazedelerden birini neden ziyarete gittiğinizi sorabilir miyim? Open Subtitles أيمكنني أن أسألك عن سبب زيارتكِ لأحد الناجين في المستشفى؟
    Ben kendi evimde yaşarken, kimseye cevap vermek zorunda değildim. Open Subtitles عندما كنت أعيش في المنزل, لم يكن عليّ السماع لأحد
    Bak, o hiç kimseye ödeme yapmadı, bunun doğru şey olduğunu düşünüyor. Open Subtitles ما أقصده أنه لم يدفع مالاً لأحد ويظن أنه يحقّ له ذلك
    Kamyonetini ormana doğru sürdü kimseye de bir şey demedi. Open Subtitles قاد شاحنته فقط إلى الغابة ، لم يقل شيئا لأحد.
    Bir aydır tümörden haberi varmış, ama kimseye tek kelime söylememiş. Open Subtitles كان يعلم بشأن الورم طيلة شهر ولم يتفوه بكلمة واحدة لأحد
    Eğer birine tuzak kuracaksan, ve işe yaramasını istiyorsan... bu süpriz olmalı. Open Subtitles إن كنت تود نصب كمين لأحد في العمل، يجب أن تكون مُفاجأة.
    Eğer birine haberi olmadan uyuşturucu verirseniz tam olarak etkili olmaz. Open Subtitles ان اعطيته لأحد بدون ان تخبريه فلا يقوم بضبط المزاج المناسب
    Alabilmek için gazete bayiindeki ihtiyar adamlardan birine vermek zorunda kaldım. Open Subtitles توجب على الذهاب لآخر الطريق لأحد أكشاك صحف العجائز للحصول عليها
    Hayır, sadece birinin peynirli yaparken çuvallayacağı fikrini kabul etmek istemiyorum. Open Subtitles لا، أرفض تصديق أنه يمكن لأحد ألا يحسن طبخ المكرونة بالجبن
    birinin karşısında diz çökmektense kalbimi göğsümden ellerimle çıkartıp yerim! Open Subtitles سأقتلع قلبي من صدري و آكله قبل أن أنحني لأحد
    Polislerin kimseyi içeri sokmaması lazımdı. Sen sorun değilsin ama... Open Subtitles ذلك الشرطي عليه ألا يسمح لأحد بالدخول أنه أنت ..
    Hastanede, tasarladığı MRI makinalarından birini kullanımdayken inceliyordu ve genç bir aile gördü. Orada küçük bir kız vardı; TED كان في المستشفى ينظر لأحد أجهزة التصوير بالرنين المغناطيسي تُستخدم حينما رأى أسرة شابة. كانت هناك طفلة،
    birisi bana insan gibi davranıp neler döndüğünü açıklar mı? Open Subtitles هل يمكن لأحد أن يعاملني كشخص ويخبرني ماذا يحدث ؟
    Sizleri rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama şeflerden biriyle bir kaza oldu. Open Subtitles في الحقيقة أنني متأسف على انتهاك حرمتكما ولكن هناك حادث وقع لأحد الطهاة
    Çok fazla baskı var. kimseyle konuşamıyorum. Çok rekabetçi bir ortam. Open Subtitles هناك ضغط كبير لايمكنني التحدث لأحد, لأنهم أعلى مني في المستوى
    O taraftaki birisinin fiziksel olarak buradan bir şeyi etkilemesi mümkün mü? Open Subtitles هل يمكن أن يكون لأحد من الجانب الآخر تأثير ماديّ على عالمنا؟
    Bazen, birisi birisine yardım ettiğinde karşılığında bir şey alırlar. Open Subtitles عندما يُقدم أحد خدمة لأحد فإنه ينتظر شيء في المقابل
    Oda ayrıca, KYV konserindeki şarkıcılardan biri için soyunma odası olarak kullanıyormuş. Open Subtitles الغرفة كان يتم إستخدامها أيضًا كغرفة تبديل ملابس لأحد المؤدين في الحفل.
    Çünkü onun. hiç kimse için kılını kıpırdatmasına gerek yoktu. Open Subtitles لكن ذلك لأن بولي لم يكن عليه أن يتحرك لأحد
    Bu aslında astronot olmak gibi birşeydi çünkü biz kimsenin daha önceden görmediği şeyleri görür ya da gidip görmediği yerlere giderdik. TED كأنّنا كنّا رائدي فضاء، لأنّنا تمكّننا من الذهاب إلى أماكن و رؤية أمور لم يسبق لأحد رؤيتها أو الذّهاب إليها من قبل.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more