Sana bir bardak su getirmek için mutfağa gittim geri geldiğimde sen yoktun. | Open Subtitles | لقد ذهبت للمطبخ لأحضر لك كأس من الماء وعندما عدت لم تكوني هناك |
Tatlım, burada sadece sana turta, kahve vs. getirmek için varım. | Open Subtitles | ، مالذي تبحث عنه في الرجل؟ عزيزي أنا هنا لأحضر لك فطيرة أو قهوة أو ما شابه. |
Yalnızca size kahve getirmek için mi bir grev hattını aştım? | Open Subtitles | تجاوزت طوابير الإعتصام فقط لأحضر لك قهوة؟ |
Bunun sunum-konuşma şeklinde yapılacağını bilseydim benim evimde kocamla düzüştükleri video kasetini getirirdim. | Open Subtitles | والأن , ان علمت بأن هذا سيكون عرضاً كنت لأحضر لك فيديو لها وهى تمارس الجنس مع زوجى فى منزلى |
Veya Antartica'ya gidip bir kutup ayısını öldürür ve kafasını sana getirirdim. | Open Subtitles | سأذهب الى القطب وأقتل دبا لأحضر لك رأسه |
Bak, sadece sakin ol, ben de gidip sana çay getireyim. | Open Subtitles | انظر، فقط هدئ أعصابك وسوف أذهب لأحضر لك بعضاً من الشاي |
Şeyy ben gidip sana çay getireceğim. | Open Subtitles | الأمر يا أخى أنى ذاهب لأحضر لك شاى جيد |
Sana yemek getirmek için geldim, hepsi bu. | Open Subtitles | لقد أتيت لأحضر لك الغداء. ذلك كل ما في الأمر. |
Sakin ol, sadece eşyalarını getirmek için geldim. | Open Subtitles | اهدأي، فقط أتيت لأحضر لك أغراضك |
Yada Antartikaya gider ve ben senin için... Bir kutup ayısının başını bile getirirdim. Kutup ayısının başı mı? | Open Subtitles | سأذهب الى القطب وأقتل دبا لأحضر لك رأسه |
Peki, ben gidip sana biraz su getireyim. | Open Subtitles | حسناً ,سأذهب لأحضر لك بعض الماء |
Gidip, sana şeker aldım. | Open Subtitles | لقد ذهبت لأحضر لك قطعة حلوى |
gidip sana bir havlu getireyim. | Open Subtitles | سأذهب لأحضر لك منشفة |