"لأرى إن كنت" - Translation from Arabic to Turkish

• mı diye
• misin diye
• diye bakmaya
• olup olmadığını
• bakacağım
• miyim diye
• olup olmadığınıza
• bakalım şansım yaver

Öyleydi. Sen aradın mı diye bakmaya çıktım geldiğimde o gitmişti.
كنت معها بالفعل، خرجت لأرى إن كنت قد اتصلت بي،

Johnny kayanın altına bakar... ben de her gün kayanın altına bakarım... bana mesaj göndermiş misin diye kontrol ederim.
وسأضع رسائل تحت الحجر ثم سأتفقد تحت الحجر كل يوم لأرى إن كنت تريد أن ترسل إلي رسائل

Uyku apnesi ya da hipertiroidin olup olmadığını görmek istedim.
لأرى إن كنت تعاني من إختناق التنفس أو فرط الدرقية

Şimdi çatıya çıkacağım anteni biraz hareket ettirip, sinyal alıp almadığıma bakacağım.
. سأقوم بالصعود إلى السطح لأرى إن كنت أستطيع جعل الهوائي . يلتقط إشارة أفضل

İçeri girip bir göz atabilir miyim diye soracaktım, ...yani bilirsin, bakalım satın almak istiyor muyum yoksa istemiyor muyum diye, ama bu külliyen yalan olurdu.
كنت أريد أن أسألك إن كنتُ أستطيع أن آتي وألقي نظرة على شقتك لأرى إن كنت سأشتري أم لا لكن, هذا سيكون كذب

Daha iyi olup olmadığınıza ve bir şey isteyip istemediğinize bakmaya geldim.
أتيت لأطمئن عليكي و لأرى إن كنت في حاجة لشيء.

Ben bara gidiyorum, bakalım şansım yaver gidecek mi.
مرحبًا، سأذهب إلى الحانة لأرى إن كنت أستطيع التسبب ببعض المشاكل

Gün içinde acaba aradın mı diye 50 kere telefonuma bakıyorum.
إني أتفحص هاتفي 50 مرة في اليوم لأرى إن كنت قد إتصلت

Bir şeye ihtiyacın var mı diye bakmaya gelmiştim.
فقط مررتُ عليك لأرى إن كنت تحتاج أيّ شيء.

Eve dönmek için arabaya ihtiyacın var mı diye, sormaya geldim.
جئتُ لأرى إن كنت تُريد أن أقلك إلى المنزل.

Yanında testere ve kürek getirmiş misin diye bakıyorum.
أنظر لأرى إن كنت قد جلبت معك منشاراً و مجرفة

Akşam yemeğine gelecek misin diye seni aradım.
اتصلتُ بك لأرى إن كنت ستحضر للمنزل على العشاء.

Gelip, eğlenmek istemez misin diye bir sormak istemiştim.
أردتُ المجئ وحسب لأرى إن كنت .تريد أن تحظى بقليل من المرح

Eğlencemize katılmak ister misin diye bakmaya gelmiştim.
جئت لأرى إن كنت ستنضمين إلينا حيث نستمتع.

Sadece yapabileceğim bir şey var mı diye bakmaya geldim.
فقط أتيت لأرى إن كنت... إذا كان بامكاني فعل أي شيء.

Cinayet işlendiği gece Dunne'ın puro dükkanı yakınlarında olup olmadığını anlamak için trafik kameralarını araştırdım ve ilginç bir şey buldum.
عندما كنت أبحث في كاميرات المرور لأرى إن كنت أستطيع وضع دان في أي مكان بالقرب من مخزن السيجار ليلة القتل

Buraya girdiğini gördüm. O olup olmadığını öğrenmek için seni takip ettim.
رأيتك تدخل هنا، فلاحقتك فقط لأرى إن كنت ذلك الشخص

Olay anında kanında uyuşturucu olup olmadığını araştırdım.
لأرى إن كنت تتعاطين أي شيء في ذلك الوقت

Ufak bir ısı haritası yapıp adamın yerini saptayacak mıyım diye bakacağım.
أضع خريطة حرارية لأرى إن كنت أستطيع تحديد موقع هذا الرجل.

Yani kapı açıktı; ben de yardım edebilir miyim diye içeri girdim. - Çünkü alarm çalıyordu.
الباب كان مفتوحاً وما فعلته هو أني دخلت لأرى إن كنت أستطيع المساعده بسبب سماع صوت الإنذار

Hanımefendi, Başkan hazır olup olmadığınıza bakmamı istedi.
سيدتي, أرادني الرئيس أن أتحقق لأرى إن كنت جاهزة