Efendim, büyük jüri önünde tanıklık yapmak için mahkemeye çağırıldım. | Open Subtitles | سيدي ، لقد تم إستدعائي لأشهد أمام لجنة مُحلفين كُبرى |
Bu doğru, almadım. Vasiyetnamesine tanıklık etmek için para almadım. | Open Subtitles | هذا صحيح، لم أكُن كذلك ولذا لم يكن يدفع لي لأشهد على وصيّته. |
İlk hava itfaiyecilerinden birine tanıklık ettim. | Open Subtitles | كنت موجود لأشهد أحد أوائل رجال الإطفاء الجويين. |
Bu insanların idamına şahitlik ediyorum | Open Subtitles | أنا هنا لأشهد تطبيق العدالة وإعدام هؤلاء الرجال |
Sana şahitlik edeyim diye izin aldım. | Open Subtitles | لقد إستأذنت من عملي لأشهد على هذا الشيء لأجلك |
Onu gördüğüm için çok şanslıyım, böyle büyülü bir ana tanık olmak ayrıcalık. | Open Subtitles | كنتُ محظوظة جداً لرؤيتهم، فأنا صاحبة إمتياز كبير لأشهد مثل تلك اللحظة السحريّة |
Ama bu, tanık kürsüsüne çıkıp teşkilatı çökertecek bir şey söylemeye hazır olmadığım anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا لا يعني أني لست راغب في التقدم لأشهد بأي شيء قد يحدث ضرر |
Bahsimizin sonucuna şahit olmam için evimden ayrılmama karşı çıkmazsın herhalde? | Open Subtitles | لن تمانع إن تركت شقتي لأشهد على نهاية رهاننا؟ |
Ben hakikate tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim. | Open Subtitles | لقد ولدت وجئت الى هذا العالم لـ لأشهد للحق |
Ne yazık ki beni tanıklık için zorlayamaz. | Open Subtitles | لسوء الحظ، لا يمكنه أن يجبرني لأشهد |
Ne yazık ki beni tanıklık için zorlayamaz. | Open Subtitles | لسوء الحظ، لا يمكنه أن يجبرني لأشهد |
18 kişiyi öldüren birisi için tanıklık etmeye mi? | Open Subtitles | لأشهد ضد شخص ما قد قتل 18 شخصاً ؟ |
tanıklık etmedim çünkü pişmandı. | Open Subtitles | لم أكن لأشهد فقد كان نادمًا |
Eh , o tanıklık etmek beni arayabilirsiniz . | Open Subtitles | و يستطيع أن يناديني لأشهد |
Sözümü tutabildiğim ve bugüne şahitlik etmek adına hala hayatta olduğum için Tanrı'ya ve meleklerine şükranlarımı sunarım. | Open Subtitles | وأشكر الرب وملائكته على أنني أوفيت بكلمتي وعلى أنني ما زلت حياً لأشهد هذا اليوم |
Onların altında dururken, sadece bir bulut görmüyorum şunu anlıyorum ki; bizim galaksimizin, solar sistemimizin, güneşimizin ve hatta bu büyük gezegenin yaratılmasında rol oynayan aynı kuvvetlerin, aynı sürecin sadece daha küçük çaptaki bir versiyonuna şahitlik edebilme ayrıcalığına sahip oluyorum. | TED | وأنا أقف أسفل منهم، لا أرى مجرد سحابة، ولكن أكون متفهمة أني لدي الشرف لأشهد نفس القوى، ونفس العملية على مستوى مصغر والتي ساعدت على نشأة مجرتنا، ونظامنا الشمسي، وشمسنا وحتى هذا الكوكب. |
Ama sona şahitlik etmek için ne kadar gerekirse gereksin hep kalacağım. | Open Subtitles | ولكني سأظل متواجداً بقدر ما يمكن، للأبد لأشهد النهاية ... |
Kapkaranlık olduğuna şahitlik etmeye geldim. Barra! | Open Subtitles | أنا هنا لأشهد أن الليلة كانت مظلمة براء ! |
Buraya cinayetlere tanık olmaya geldiğimi düşünüyorsunuz, niye onları kaçırmak için bu kadar uğraşayım ki? | Open Subtitles | ان كنتم قد ظننتم جمبعاً بأنني آتية الى هنا لأشهد على الجريمة لم سوف افعل شئ مريعاً كأن افوتها ؟ |
O ana tanık olmalıydım. | Open Subtitles | كان يجب أن أكون هناك لأشهد الأمر |
Ve çamurlu o güzel triatloncu yüzüne ya da bowling'de pinleri devirdiğinde yaptığın o müthiş rekabetçi popo hareketlerine tanık olamazdım. | Open Subtitles | ولم أكن لأشهد مهاراتك الغريزية في عالم الإطفاء لم أكن لأحظى بمعرفة هذا الوجه الرياضي الجميل أو أشهد على تلك المؤخرة التنافسية |
Başsavcı olarak ben de buna şahit olmak için geldim. | Open Subtitles | وأنا بصفتي النائب العام جئت لأشهد على ذلك |