"لأشياء" - Translation from Arabic to Turkish

• şeyleri
• şeylere
• şeylerle
• şeye
• şeyler için
• şey için
• şeylerden
• eşyalarına
• şeylerin
• şey yapmak için bir

Ama turizm endüstrimiz tamamen yanlış şeyleri pazarlamakla meşgul.
لكن قطاع السياحة لدينا منشغل في التوريج لأشياء أخرى

Ama ne yazık ki, burasıyla burasının arasında enerjinin çoğu aktarımdaki sızıntılar ve ısı gibi şeylere dönüşerek kayboluyor.
و لكن لسوء الحظ، بين هنا و هناك، معظم هذه الطاقة تفقد لأشياء مثل التسرب أثناء النقل و الحرارة،

Tamam, tamam. Hiç oynamadım. Böyle şeylerle işim olmaz.
حسناً، حسناً لم ألعب بها أبداً أناَ أبقي بعيداً عن هذه لأشياء.

Baba istediğimiz her şeye sahibiz. Başka şeye ihtiyacımız yok.
أبي، لدينا كلّ ما نحتاج، ولسنا في حاجة لأشياء أخرى.

Evin çevresinde kolayca kaybolan şeyler için bir yer belirleyin.
في جميع أنحاء المنزل، قم بتحديد أماكن لأشياء تضيع بسهولة

Bay Snowden birçok şey için suçlandı.
حتى السيد سنودن، ألقي باللوم عليه لأشياء كثيرة

Bunlar da geçen birkaç sene içinde olan ve yapılan şeylerden sadece bazıları.
وهذه مجموعة لأشياء أنجزت في -- التي تم بناؤها في السنوات القليلة الماضية.

Bazı şeyleri kavramaya diğerlerinden daha yatkınsınızdır, ve bu yüzden sürekli bir tartışma, bir fikir alışverişi vardır. Siyaset de bu iite.
و أنت تفهم بعض الأشياء أكثر من فهمك لأشياء أخرى، و بسبب ذلك، يوجد اصطدام متواصل، و أخذ وعطاء، و التي هي السياسة.

Böyle şeyleri hiç kafaya takmam.
ليس عندي مانع على الإطلاق لأشياء من هذا القبيل.

Annen de bu tarz şeyleri söyleyememe konusunda benim gibiydi.
أمك أيضًا كانت تثور حول عدم قولي لأشياء من هذا القبيل

Düşündük ki, belki nitrik oksit hücre ölümüne etki ediyordu, hücrenin hayatta kalmasını ve diğer şeylere karşı dayanıklılıklarını.
كنا نظن ربما أن أكسيد النيتريك ضر الخلايا الميتة ، وكيف الخلايا على تستمر على قيد الحياة، ومقاومتها لأشياء أخرى.

Bu yaptığımız şeylere dair eğlenceli küçük bir örnek sadece.
ذلك فقط مجرد مثال صغير و ممتع لأشياء كثيرة نقوم بها.

Jennifer Aniston veya Halle Berry gibi şeylere çoğunlukla cevap veriyordu, veya justin Trudeau'ya.
بل كانت تستجيب في الغالب لأشياء مثل جينيفر أنيستون أو هالي بيري أو جاستن ترودو.

Çalıştığım yerde, böyle şeylerle ilgili dosyası olan bir gazeteci vardı.
يوجد مراسل في العمل احتفظ بملف لأشياء من هذا النوع

Cumartesi günleri genellikle, bekar ve güzel kızarkadaşlarla yürüyüş gibi alışkanlık haline getirilmeye çalışılan şeylerle geçer.
السبت قضى عادة تصفح معه في سوهو تترك لأشياء عملية... ... مثل المشي على السلطة مع احد الخاص بك والصديقات رائع.

Doktorum, gördüğü herkesten daha çok şeye karşı alerjim olduğunu söyler.
طبيبي قال انيي متحسس لأشياء اكثر من اي شخص

Koli bandı her şeye iyi gelir.
ذلك اللصق اللعين ينفع لأشياء كثيرة, يا صاح

Genetik algoritmalar belli şeyler için harika, hangi konuda kötü olduklarında şüpheliyim ve söylemeyeceğim.
الخوارزميات الجينية نبيلة لأشياء معينة: وأظن بأنني أعرف بأنها سيئة في ماذا ولن أخبركم.

Yine de, birçok şey için
بالرغم من هذا ، بالنسبة لأشياء كثيرة هذه الأيام، أنت تحتاج إلى ما هو أكثر من هذا مُجرّد ضوء عادى.

Aptal popüler şeylerden farklı mı demek istedin?
عن عادتي بالنسبة لأشياء نجم البوب الغبية ؟

- Depo eşyalarına erişimi olamaz ki, tabi eğer... - Evet.
لا يمكنه أبداً الوصول لأشياء المستوع إلا إذا - تعم -

Şimdi buna basit bir cevap şudur ki genler dil gibi çok karmaşık şeylerin ortaya çıkmasını yalnız başlarına değil, hepsi beraber belirlerler.
الإجابة البسيطة لهذا أن الجينات، لا تستطيع لوحدها، أن تحدد النتيجة لأشياء معقدة مثل اللغة.

Spiro'dan kovulduktan sonra, müzikten daha güzel bir şey yapmak için bir araya geldik.
بعد طردنا من حانة "سبيرو" لقد تجمعنا لأشياء أكثر من الموسيقى