| Ekleyecek bir şeyim yok. O zaman her şeyi meslektaşına anlattım. | Open Subtitles | ليس لدي شيء لأضيفه, أخبرت زميلك كل شيء حدث ذلك الوقت. |
| Fevri merak beni sürüklüyordu, Ekleyecek yeni bir şeyler arıyordum: Vinil, buhar, cam. | TED | كنتُ مدفوعة بهذا النوع من الفضول المتسرع، دائمًا ما أبحث عن جديدٍ لأضيفه: فينيل، بخار، زجاج. |
| Komiser Denton'ın Ekleyecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | .لا أملك أي شيء لأضيفه .المحققة (دينتون) لا تملك شيئاً لأضافته |
| Buna Ekleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | لا يوجد لدي شيء لأضيفه |
| Ekleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي شيء لأضيفه لكم. |