Bunu sana aile meclisinin onayından geçtikten sonra vermek için aldım. | Open Subtitles | أحضرت هذا لأعطيكِ إياه بعد أن تحصلين على موافقة الديوان الملكي |
Sana anahtarlarını geri vermek için uğramıştım. | Open Subtitles | ,أنظري, لقد مررت فقط لأعطيكِ تأمين منزلي بسيط |
Hediyeni vermek için iyi bir an demek ki. | Open Subtitles | اذاً هذا وقت جيد لأعطيكِ هديتك |
Sırf sana su vermem için böyle söyledin ve şimdi de kaçmam için beni kandırmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | قلتِ ذلك فقط لأعطيكِ الماء و الآن تحاولين أنْ تخدعيني لتهريبك |
Şu adam sana vermem için bu fotoğrafları verdi. | Open Subtitles | هذا الرجل أعطاني هذه الصور لأعطيكِ إياهم |
Bu sana vermem için bana verdikleri bir jambon. | Open Subtitles | هذا لحم خنزير أعطاه شخص لي لأعطيكِ إيّاه. |
Bunu sana verirdim ama bayat. | Open Subtitles | كنت لأعطيكِ هذه، لكنها نوعاً ما قديمة. |
Gerçekten. Eğer Hatsumomo'ya bağlı çalışmasa size Pumpkin'i verirdim. | Open Subtitles | كنت لأعطيكِ (بامبكين) لو لم تكن مرتبطة بـ(هاتسومومو) |
- Hayır, sana bunu vermek için geldim. | Open Subtitles | -كلا ، لقد أتيت لأعطيكِ هذا |
Küçük arkadaşım Sophie ile gelmek ben. Size şey vermek için... | Open Subtitles | جئت مع صديقتي الصغيرة (صوفي) ...لأعطيكِ |
Yine de sana maskemi vermem için yeterli değil. Bu ne cüret? | Open Subtitles | -فهي ليست كافية لتؤثر في لأعطيكِ قناعكِ |
Sana biraz verirdim ama Stosh almaya çalışınca ben de yaladım. | Open Subtitles | كنت لأعطيكِ بعضاً منه و لكن (ستاش) حاول أخذه، لذا قمت بلعقه. |
- Ben sana bir iş verirdim. | Open Subtitles | -كنت لأعطيكِ وظيفة |