"لأعيش" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaşamak
        
    • yaşayacak
        
    • yaşamaya
        
    • yaşayacağım
        
    • yaşama
        
    • yaşamam
        
    • kalmak için
        
    • yaşayayım
        
    • kalacak
        
    • yaşamama
        
    • Hayatımın
        
    • yaşayabilmek
        
    Güzel bir şekilde yaşamak için Amerika'ya geldim ama nihayetinde bir çöpten farksızım. Open Subtitles ،لقد ذهبت إلى أمريكا لأعيش جيداً ولكنني في النهاية إلى جانب صندوق قمامة
    Geldim çünkü kaderimin dünyanın fatihinin yanında yaşamak olduğunu biliyorum. Open Subtitles أنا هنا لأنى أعرف قدري لأعيش إلى جانب الفاتح للعالم.
    Anlayacağın, canım Nükleer santralim olmadan uğruna yaşayacak bir şeyim yok. Open Subtitles إذاً بدون مصنعي الحبيب لم يكن لدي شيئ لأعيش من أجله.
    Burada yaşamaya niyetim yok. Çok farklı bir hayatımız olacak. Open Subtitles ليست لدى النية لأعيش هنا سوف نعيش حياة مختلفة تماماً
    Bir gün, kötü lanetlerin dile bile getirilmediği bir kasabada yaşayacağım. Open Subtitles في يوم سأذهب لأعيش في بلدة حيث اللعنات الشريرة مجرد قصة
    Annemden uzaktayım ve işte bu benim yaşama fırsatım. Open Subtitles والآن, بما إنني ليست مع والدتي أعتقد أنها حانت الفرصة لأعيش حياتي
    İğrenç hayatımı yaşamam yetmezmiş gibi bir de seni buna zorluyorum, bu çok zalim ve gereksiz bir şey. Open Subtitles أعني, إنه شئ واحد لي لأعيش حياتي البائسة ولكني لن أجعلكِ تفعلين ذلك أيضاً, انه فقط قاسي وغير عادل
    Sen benim tek umut vardır. Aşksız sonsuza yaşamak lanetli duyuyorum. Open Subtitles . أنت أملي الوحيد ، أنا ملعون لأعيش للأبدية بدون حب
    Ölümün olmadığı bir dünyada yaşamak için. Yeterince ölüm gördüm. Open Subtitles لأعيش في عالم بدون موت لقد رأيك بما يكفي منه
    Ahpab, yaşamak için bana başka bir yer lazım buna daha fazla katlanamam Open Subtitles أحتاج إلى مكان جديد لأعيش فيه ياصديقي ليس بالإمكان عمل هذا بعد الآن
    Ölmekten korkmuyorum, ama bunun için yaşamak zorunda olduğum bir şey var. Open Subtitles لستُ خائفاً من الموت لكن اتضح أنني أمتلك شيئًا لأعيش من أجله
    İçinde yaşamak için eşya kutularımdan birini seçmeye çalışıyordum ben de. Open Subtitles كنت حرفيًا أنظر لصناديق تحزيم أغراضي وأحاول اختيار واحد لأعيش به
    Bir iş ve yaşayacak yeni bir çöplük buldum ve sana bundan bahsetmedim. Open Subtitles لذلك حصلت على وظيفة و وجدت مزبلة جديدة لأعيش فيها ولم أخبرك بالأمر
    Bir iş ve yaşayacak yeni bir çöplük buldum ve sana bundan bahsetmedim. Open Subtitles وجدت و وظيفة على حصلت لذلك بالأمر أخبرك ولم فيها لأعيش جديدة مزبلة
    Burada yaşıyorum çünkü başka bir yerde yaşayacak param yok. Open Subtitles أنا أعيش هنا لأنه ليس لدي مال لأعيش في مكان آخر
    Eve, tüyler ürpertici ve acınası hayatımı yaşamaya gidiyorum. Open Subtitles ذاهب للبيت لأعيش حياتي الروّعة المثيرة للشفقة
    Ama inkâr dönemini atlattığımda ne kadar zamanım kaldıysa onu yaşamaya devam ettim. Open Subtitles ولكن في النهاية، تخطيت مرحلة النكران وعدت لأعيش أي حياة بقيت ليّ
    Sen de mi uğruna yaşamaya değer şeylerim olduğunu söyleyeceksin? Open Subtitles هل ستخبرينني أنتِ أيضًا أن لدي شيئًا ما لأعيش من أجله؟
    Eğer gidersen, uğruna yaşayacağım hiçbir şey kalmayacak. Open Subtitles . لأن إذا غادرتى , ليس لدى شئ لأعيش من أجله
    Anne beni kabul etti. Yani artık hayatımı yaşayacağım bir yer hayalim gerçek olacak. Open Subtitles الأم تخطط لتتبناني، حلمي في الحصول على مكان لأعيش فيه حياتي قد يتحقق
    Bilgin olsun Teğmen, o benim yaşama sebebimdi. Open Subtitles لعلمك أيها الملازم فلقد كانت كل مالدي لأعيش
    Bir kadınla beraber yaşamam için tanrısal emirlere ihtiyacım yok. Open Subtitles لست بحاجة لمباركة أي شخص ، لأعيش مع إمرأة
    Hayatım boyunca her yere kalbimin parçalarını bıraktım ve şu anda artık neredeyse hayatta kalmak için bile yeterli değil. Open Subtitles وخلال حياتى تركت قطعا من قلبى هنا وهناك والان ليس لدى ما يكفينى لأعيش
    Ben de çıkıp, hayat adındaki bu güzel ve çılgın partiyi yaşayayım dedim. Son yemeğim. Open Subtitles لذا خرجتُ لأعيش هذه الرقصة المجنونة التي اسمها الحياة
    Sizin paraya ihtiyacınız vardı, benim de kalacak yere. Open Subtitles أنتم احتجتم المال، وانا احتجت مكاناً لأعيش به
    Burada olsaydı yaşamama izin verir miydi? Open Subtitles هل تعتقد انه سيتركني لأعيش لو انه كان هنا و المسدس كان بيده
    Hayatımın kalanını burada geçirebilirim. Open Subtitles أنا سعيد لأعيش بقية حياتي في الأعلى هنا، شكرا
    Tüm birikimi burada seninle yaşayabilmek için harcadım tamam mı? Open Subtitles أهدرت كلّ مدّخراتي فقط لأعيش هنا معك، في هذا البيت، حسنا؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more