Avukatlarının kendi reklamlarını yapmalarını hiç sevmez, firmaya yakışmadığını söyler. | Open Subtitles | سوف تكرهها إنها لا تريد من محاميها أن يروّجوا لأنفسهم |
Ve birde hikaye birliği arayüzü olacak, çocuklar buraya basitce video'larını yükleyebilecek, ve sistemle ilgili kendi hikayelerini kendileri anlatabilecek. | Open Subtitles | وثم سيكون هنالك واجهة للقصص حيث يستطيع الأطفال أساسياً أن يرفعوا مقاطع صوت وفديوهات لأنفسهم وهم يروون قصصهم بشأن النظام |
Birkaç yıldır da, açık kaynaklı donanımla fiziksel dünyaya da adım atıyor. Açık kaynaklı donanımlar, herkesin indirip kendi kendine yapabileceği bedava paylaşılan planlardan oluşuyor. | TED | وعلى مدى السنوات القليلة الماضية، كان ذلك ينتقل إلى العالم المادي مع الأجهزة مفتوحة المصدر، هي مخططات مشتركة والتي يستطيع أي شخص تنزيلها وصنعها لأنفسهم. |
Birileri planlarımı çalmış, kusurları düzeltmiş ve kendileri için kullanmış. | Open Subtitles | قام شخص ما بسرقة المخططات، وإصلاح الأخطاء وإستخدام ذلك لأنفسهم |
Kurumlar bir saldırı ile ilgili bilgileri çoğu zaman kendilerine saklıyor. | TED | تقوم المنظمات في الغالب بالإبقاء على المعلومات المرتبطة بذلك الهجوم لأنفسهم. |
Bazı insanlar bütün kağıdı parçalayıp, sınıftan çıkıp, kendi ücretlerinii içinde 100 dolardan fazla para olan kaseden ödediler. | TED | بعض الناس قام بتمزيق كل شئ، ذهب خارج الغرفة، ودفعوا لأنفسهم من وعاء المال الذي فيه أكثر من 100 دولار. |
Sanatı ve zanaatı terk ettiler, yerine kendi resimlerini çizip sergilediler. Tekrar ve tekrar. | TED | لقد هجروا الفنون والحرَف وبدلًا من ذلك، رسموا وعرضوا صورا لأنفسهم مرارًا وتكرارًا. |
Ancak kendi dünya anlayışlarına göre kazanmış oldukları her şey de, ancak mücadeleyle elde edilebilirdi. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك, كل ماربحوه من فهمهم للعالم وفهمهم لأنفسهم كان من الممكن الفوز به من خلال المعاناة فقط |
kendileri için bir şeyler yapmalı ve kendi başlarına yapabilecekleri şeyler için beyaz halka yalvarmayı bırakmalılar. | Open Subtitles | أن تفعل شيئا لأنفسهم وترك التسول البيض عن أمور ينبغي القيام به أنفسهم. |
İş arkadaşlarımın kendi gelirlerini... kendilerinin yaratmasını beklerim. | Open Subtitles | أنا أتوقع من مساعدي أن يدفعوا لأنفسهم أن يجلبوا أتعابهم بأنفسهم |
Buna sigaralar da dahil, böylece bir gün, büyüdüklerinde, ...kendi başlarına seçebilecekler. | Open Subtitles | بضمن ذلك السجائر، لكي في يوم واحد، عندما يتقدمون في السن هم يمكن أن يختاروا لأنفسهم. |
Bu şekilde dört yıl yaşadılar kendi kendilerine yalnız bir şekilde. | Open Subtitles | عاشوا بهذه الطريقة لسنوات يعيشون لأنفسهم وحسب |
kendi kendine ödenmez. | Open Subtitles | ارأيتِ ، هذا المقصود بالجحيم بعينه لا يدفعون لأنفسهم |
Ben olayın sorumlularını adalete teslim etmeye çalışan bir adamım ama sen, sen ise elinde önemli bir bilgi olsa daha kendine saklamaya çalışan bir adamsın. | Open Subtitles | لكن أنت, من نوع الأشخاص, الذين لو كانَ لديهم معلومة عن أي أحد, فسيبقونها لأنفسهم |
Herkes kendine ait bazı şeyleri gizler binbaşı. | Open Subtitles | الجميع يخفي أجزاء معينة , لأنفسهم , أيها الرائد |
Bu zihinsel bir resim, dansçıların kendileri için ne yapacakları konusunda seçim yapmalarını sağlamak adına zihinsel, canlı bir resim tasvir ediyorum. | TED | اذن هذه صورة عقلية، انا اصف صورة حية تمكن الراقصين من تحديد الخيارات لأنفسهم حول ما يجب ان يعملوا. |
Dürüstçe söylemek gerekirse, inanıyorum ki onlar için daha çok parayla fakirlerin kendileri için yapabildiklerinden daha iyi şeyler yapılabilir. | TED | بصراحة، كنت أؤمن أنه يمكنني القيام بأشـياء أفضل باستعمال المال من أجل الفقراء أكثر مما يمكنهم فعله بالمال نفسه لأنفسهم. |
Organizasyonlar, fakirler için onların kendileri için yaptıklarından daha çok şey yaptıklarını kanıtlamak zorunda kalırlardı. | TED | سيكون على المنظمات أن يثبتوا أنهم يقدمون صنيعا للفقراء أكثر مما يقوم به الفقراء لأنفسهم. |
Pek çoğu savaş sonrası Almanya'sında kendilerine iyi birer hayat kurmuştu. | Open Subtitles | الكثير منهم صنعوا حياة جيدة لأنفسهم في ألمانيا ما بعد الحرب |
Odaları, evsiz kızlara kiralarım ama içeride ne yaptıkları kendilerini ilgilendirir. | Open Subtitles | أقوم بتأجير الغرف للفتيات المتشردات لكن ما يفعلونه لأنفسهم هو يخصهم |
kendileri ve aileleri için dayanışma geceleri düzenleyip aralarındaki birlik ve beraberliği pekiştirmeye çalışıyorlardı. | Open Subtitles | أقاموا أمسيات الرفاق لأنفسهم وعائلاتهم كى تبنى الإحساس بالتضامن |