Sen yeterince iyi olmadığın için yeniden başlaması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان عليه البدأ من جديد لأنك لم تكن جيدا كفاية. |
Öyle olmadığın için dünya son derece iyi bir yer. | Open Subtitles | العالم هو متناه في مكان أفضل وتحديداً، لأنك لم تكن كذلك |
- Yanında olmadığın için dışarı çıkmış olmalı. | Open Subtitles | لا بد وأنه ذهب للخارج لأنك لم تكن متواجداً عنده |
Yılın Alfa'sı olduğun söylenemeyeceği için bunu bir dezavantaj olarak görmemeni anlayabiliyorum ama başka neleri kaybedeceğini bir düşün. | Open Subtitles | أنا أفهم لماذا لا ترى ضرراً من وراء هذا لأنك لم تكن ألفا جيداً على أية حال لكن فكِّر جيداً بما ستفقده |
Yılın Alfa'sı olduğun söylenemeyeceği için bunu bir dezavantaj olarak görmemeni anlayabiliyorum ama başka neleri kaybedeceğini bir düşün. | Open Subtitles | أنا أفهم لماذا لا ترى ضرراً من وراء هذا لأنك لم تكن ألفا جيداً على أية حال لكن فكِّر جيداً بما ستفقده |
Yeterince zeki olmadığın için, seni attılar mı? | Open Subtitles | -هل قاموا بطردك لأنك لم تكن ذكياً بشكل كاف؟ |
Onunla birlikte olmadığın için şanslısın veya onunla beraber tutuklanmadığın için. | Open Subtitles | إنك محظوظ للغاية لأنك لم تكن برفقتها... وإلا لكنت قد إعتقلت أنت الآخر. |
Sen yanında olmadığın için zarar görmedi. | Open Subtitles | إنها لم تُقعَد لأنك لم تكن معها |
Orada olmadığın için kutlama yapıyorlardı. | Open Subtitles | هم يَحتفلون لأنك لم تكن معهم |
Burada olmadığın için mi? | Open Subtitles | لأنك لم تكن هنا؟ |
Orada olmadığın için kızgınsın. | Open Subtitles | أنت فقط غاضب لأنك لم تكن هناك |