"لأنه فقط" - Translation from Arabic to Turkish

    • Çünkü sadece
        
    Çünkü sadece güçlü insanlar bilirler ki güçsüzlükler tolere edilmelidir. Open Subtitles لأنه فقط الرجال العظماء يعرفون كيف يجعلون الناس الضعفاء مقبولين
    Çünkü sadece çok az Hun Bleda gibidir, kardeşim. Open Subtitles لأنه فقط قليل جدا من الهون مثل بليدا , اخى.
    Okyanus kıyısında ağlamayı seviyorum, Çünkü sadece orda gözyaşlarım küçük görünüyor. Open Subtitles أحب البكاء عند المحيط لأنه فقط هناك تبدو دموعي صغيرة
    Sadece suçlu hissediyorsun Çünkü sadece sen ve ben varız. Open Subtitles أنّكِ فقط تشعرين بالذنب لأنه فقط أنا وأنتِ.
    Çünkü sadece bunu yaptığınız zaman, konuşabilirsiniz -- (Gülüşmeler) -- Sadece bunu yaptığınız zaman, nasıl göründüğümüz ve farklı zamanlarda nasıl davrandığımız, ve hoşlanmaların, bakışların, davranışların zaman içinde nasıl değiştiği hakkında konuşabiliriz. TED لأنه فقط عندما تفعل ذلك يمكنك الحديث عن كيف كنا نبدو وكيف تصرفنا في أوقات مختلفة، وكيف أن ذلك الشبه والسلوك قد تغير عبر الزمن، ثم يعطينا وسيلة لإستكشاف الآليات البيولوجية
    Çünkü sadece biraz aksanlı konuşuyorum diye beni belirlenmiş bir takım basmakalıp sınıflara filan sokmak zorunddasın." Open Subtitles لأنه فقط لأنك تظن أن لديَّ لكنة صغيرة, عليك أن ترميني في فكرة شائعة محتومة, أو أياً يكن."
    Ki bu da çok korkunç, Çünkü sadece bir tane şeytan olabilir, bir Hitler, bir... Open Subtitles وهذا مخيف لأنه فقط يمكن أن يكون شيطانا واحد ... هتلرا واحدا
    Bize bu iki görüntünün gösterdiği şey sadece hastalığın yıkıcı sonuçları değil, aynı zamanda hastalığın şok edici hızı Çünkü sadece 18 ayda, sağlıklı yetişkin bir insan tekerlekli sandalyeye ve solunum aygıtına bağımlı hale geldi. TED لذا الذي يُظهره هاذان المقطعين ليس مجرد النتيجة المدمرة للمرض، لكنهم يخبرونا أيضًا بعض الشيء عن السرعة الصادمة لهذا المرض، لأنه فقط في 18 شهراً، أصبح رجل بالغ سليم، جليس كرسي متحرك ويعتمد على جهاز تنفس صناعي.
    Çünkü sadece konuşarak... Open Subtitles لأنه فقط بالتحدث...
    Aynı zamanda, inanmak zorunda bırakıldığımızdan daha iyi de olabilirdi, ama her halükarda, onu olduğu gibi görmeye başlamalıyız, tüm problemleriyle, Çünkü sadece bütün problemleriyle görürsek onları onarabiliriz ve ondan sonra hep birlikte mutlu olabileceğimiz bir dünyada yaşayabiliriz. (Gülüşmeler) Çok teşekkür ederim. TED وبالمثل ، يمكن أن يكون أفضل مما جعلونا نعتقد. في كلتا الحالتين ، يجب أن نراه على ما هو عليه في الواقع بكل مشاكله ، لأنه فقط بالنظر إليه .. بكل مشاكله سنكون قادرين على حلها ، وبالتالى العيش في عالم حيث يمكننا جميعاً أن نعيش .. في سعادة دائمة بعدها .. (ضحك) .. شكراً جزيلاً لكم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more