Evet, çocuklar kendilerini hazır tutmak için bunu sürekli yapıyorlar. | Open Subtitles | أجل، رفقائي يقومون به معظم الوقت. لإبقائهم على إستعداد دائم. |
Ve birçok yönden aslında, yararsızdan da beterler çünkü onları sadece hayatta tutmak için o kadar fazla zaman ve enerji harcamamız gerekiyor ki. | TED | بل وفي نواحٍ أخرى عديدة هم في الحقيقة أسوأ من ذلك، حيث نحتاج إلى تكريس الكثير من الوقت والجهد فقط لإبقائهم على قيد الحياة. |
İnsanları bağlı tutmak için bu şeyleri küçük ayarlanmış parçalara bölüyorsunuz ki insanlar bunları seçip aynı zamanda yapabilsinler ve böylece onları kişisel çıkar sağladıkları aktivitelere yönlendirebilesiniz. | TED | تقسّمون الأشياء إلى شرائح معايرة و التي بإمكان الناس الانتقاء منها و العمل عليها بالتوازي لإبقائهم مرتبطين و بإمكانكم استخدام ذلك لتوجيههم نحو الأنشطة المفيدة بشكل فردي. |
Ama tavşanları uzak tutmak için değil. | Open Subtitles | قريب نوعاً ما. من أجل الأرانب ولكن ليس لإبقائهم خارج المنطقة |
Onları gizli tutmak için çok yüksek bir bedel ödeyecek. | Open Subtitles | هو راغب لدفع الثمن الباهض لإبقائهم أمرا خاصا. |
Onları toplarken, güvenli bir mesafede tutmak için kullanılır. | Open Subtitles | يُستخدم لإلتقاطها، ولكن لإبقائهم على مسافة آمنة |
Onları en yakında ve en güvende tutmak için yapılabilecek herşeyi yaptık | Open Subtitles | نفعل كل ما بوسعنا لإبقائهم بقربنا و الحفاظ على سلامتهم |
Onları içlerinde canlı olarak tutmak için. | Open Subtitles | كنوع من الحداد طريقة لإبقائهم احياءاً داخلهم |
Asıl korkman gereken şey yaşamaktır. Onları hayatta tutmak için her şeyi yapmadığın gerçeğini bile bile yaşamak. | Open Subtitles | ما يجب أن يُرعبك هو العيش عالمًا بأنّك لم تُبذل قصارى جهدك لإبقائهم أحياء. |
Onları hayatta tutmak için ne yapmam gerekiyorsa yapacağım. | Open Subtitles | سأفعل أيا كان ما يتطلبه الأمر لإبقائهم أحياءًا |
Ciddi hastalıklara sahip insanları uzaklaştırmak yerine pozitif bir şekilde onları iş gücünde tutmak için çabalamalıyız. | TED | علينا البدء في الطلب من الناس أن ينخرطوا بشكل إيجابي في الأمراض الخطيرة لإبقائهم ضمن القوى العاملة، بدلاً من دفعهم بعيداً بسبب العاطفة الأبوية |
Yaptığım her şeyi onları hayatta tutmak için yaptım. | Open Subtitles | كلّ ما فعلتُه كان لإبقائهم أحياء |
Onları evlerinde tutmak için sabahleyin 40 tane kadını çarmıha gerdireceğim. | Open Subtitles | أنا سوف يصلب 40 امرأة في الصباح لإبقائهم في منازلهم... |
tutmak için hiçbir yasal hakkımız yok. Dennis Ryland. | Open Subtitles | -ليس لدينا الحق القانونى لإبقائهم |
Emil'e tüneller tamamlanana kadar onları üç ay hayatta tutmak için beslemenin maliyetini hesaplamasını istediler. | Open Subtitles | استشاروا (إيميل) عن كم الطعام الذى يجب تغذيتهم به لإبقائهم أحياء لمدة ثلاث شهور فقط حتى يتم إكتمال الأنفاق |