Kendi oğluna aldığı yeni kartları, kamyona inip ona getirdi. | Open Subtitles | كان قد أحضر لإبنه لعبة ورق جديدة خرج للشاحنة ليحضرها |
Bir babanın oğluna öğretmesi beklenen şeyleri bana öğretmen. | Open Subtitles | و تعلمني بأشياء يجب أن يعلمها الأب لإبنه |
oğluna bir şey olmasına izin verirsen Jabba'yla anlaşma şansımız ortadan kalkar. | Open Subtitles | فإن حدث شيء لإبنه فستنتهي كل فرصنة للتفاوض معه |
Bu yüzden MaKey MaKey ile bu eldivenleri yapıp oğlunun web'de gezmesini sağlamayı planladığını söyledi. | TED | و هكذا بواسطة ماكيي ماكيي، خطط ان يعمل قفازات تسمح لإبنه ان يتصفح الشبكة |
Bu adam oğlunun bu gece burada olmasını istemiyor! | Open Subtitles | هذا الرجل لا يريد لإبنه أن يجدك هنا الليلة |
Kral Freyne, soylu zaferine tanıklık etmesi için oğlunu çağırıyor. | Open Subtitles | الملك فرين يريد لإبنه أن يشهد إنتصاره المهيب |
Oğlu için o anın bir parçası olamamak onu üzmüştü. | Open Subtitles | وشعر بالحزن بأنهُ لم يكن جزءاً من تلك اللحظة لإبنه |
Bir şekilde Zamora Dalı'nı edinmişsin. Bu da gerçekten çok ilginç çünkü gelenekte bu babadan oğula geçer... | Open Subtitles | تحصلتي على غُصن زامورا بطريقة ما بالرغم من غرابة الأمرلأنه يُمنح عادة من الأب لإبنه |
Senden, oğluna verene kadar saatini saklamanı istedi. | Open Subtitles | طلب أن تُوقف سـاعته إلى أن يمكنك إعطائها لإبنه. |
Senden, oğluna verene kadar saatini saklamanı istedi. | Open Subtitles | طلب أن تُوقف سـاعته إلى أن يمكنك إعطائها لإبنه. |
Ona, bir babanın oğluna verebileceği her şeyi verdim. | Open Subtitles | لقد منحته كلّ شيء يمكن أن يمنحه أبّ لإبنه. |
Kitaro'yla beraber yolumuza devam edersek insanların dostumun arzularını unutacaklarını ve oğluna rahat vereceklerini sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت إني وكيتارو سنمضي فقط ربما سينسى الناس وأحقق أمنية صديقي بالعيش بسلام لإبنه |
Nasıl bir şerefsiz oğluna gülümseyip onu terk eder? | Open Subtitles | أيّ نوع من الحمقى يبتسم لإبنه وبعدها يغادر ؟ |
Hollow Sky'da, oğluna olanların ışığında anlam ve amaç bulmasına yardım ettik. | Open Subtitles | هنا في السماء الجوفاء قمنا بمساعدته ليجد المعنى والهدف على ضوء ماحدث لإبنه |
Tanrının anahtarı en sevdiği... oğluna verdiğini söylüyor. | Open Subtitles | يقال أن الرب أعطى المفتاح بثقة لإبنه المفضل |
oğlunun oyuncağı olan, buna benzer bir ördeğe aşık olan bir yargıçla ilgili! | Open Subtitles | إنها عن القاضي البرجوازي الذي يصبح مجنوناً من أجل بطة صغيرة ابتاعها شخص ما لإبنه |
oğlunun onun yolundan gitmesini isterdi ama o müzisyen mi ne oldu. | Open Subtitles | أراد لإبنه أن يسير على خطاه لكنه أصبح موسيقار أو شيء من هذا القبيل |
İnişli çıkışlı bir hafta geçiren Nobel fatihi İsveç kral ve kraliçesi ile gerçekleştirdiği kutlamaları oğlunun kaçırılması sebebiyle kısa kesip eve dönmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان اسبوعاً رائع ورديئ للفائز بجائزة نوبل الذي كان لا بدّ أن يختصر إحتفالاته مع الملك وملكة السويد ليعود هنا ويواجه الإختطاف الجائر لإبنه الوحيد |
Evinde, ölen karısının veya oğlunun tek bir fotoğrafını bulundurmayan bir iyi adam. | Open Subtitles | رجل طيب لا توجد لديه صورة واحدة لزوجته المتوفاة أو لإبنه الوحيد في كامل أرجاء منزله |
Ryan'ın adamları onları hedef tahtası olarak kullanırken John ve ailesi, oğlunun minikler ligindeki maçından ayrılıyorlardı. | Open Subtitles | جون و عائلته كانوا يغادرون مباراة الدوري لإبنه الصغير عندما إستخدمهم رجال ريان كهدف للتدريب |
Kral Freyne, soylu zaferine tanıklık etmesi için oğlunu çağırıyor. | Open Subtitles | الملك فرين يريد لإبنه أن يشهد إنتصاره المهيب |
Ben'in babası, daha doğrusu diğer bir öykücü Grump'ların var olduğuna oğlunu da ikna etmişti. | Open Subtitles | والد بن, كان بالأحرى حكواتي مقنع لإبنه .جعل ابنه يقتنع بحماسة عن وجود كرامبز |
On yıl önce, Oğlu için yemek çalan bir baba varmış. | Open Subtitles | قبل أكثر من عشر سنوات كان هناك رجل سرق بعض الغذاء لإبنه |
Nesilden nesile, babadan oğula geçti. | Open Subtitles | نتوارثه من جيل لجيل و من الأب لإبنه |