| Gidip getireyim. O çirkin kadına ve geri zekâlı oğluna kadeh kaldıralım. | Open Subtitles | سأذهب لإحضارها ويمكننا شرب نخب إلى تلك الإمرأة الفظيعة وإبنها البشع |
| Tamam, gidip getireyim. | Open Subtitles | حسنا, إذا أنا فقط سأذهب لإحضارها |
| Memurlar onu almaya gittiler. | Open Subtitles | الشرطة في طريقهم لإحضارها إلى هنا الآن |
| 30 dakikan var. Depoya getir. Yalnızca ikiniz. | Open Subtitles | لديك 30 دقيقة لإحضارها إلى المخزن فقط انتم الاثنان |
| Bakın, onu bulur ve buraya getiririm. | Open Subtitles | سأذهب فحسب لإحضارها وأريد إعادتها |
| Buraya getirmek için $50. Paris'e götürmek için ne gerekecek acaba! | Open Subtitles | 50و دولار لإحضارها هنا علينا أن نُخدّرها، لنأخذها إلى باريس. |
| Şahsen getirdiğin için de sağ ol. Bunu yapman gerekmezdi. | Open Subtitles | وشكراً لإحضارها بنفسك ما كان عليك هذا |
| almak için inip dönerken düşmüş olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه ذهب لإحضارها و عندما عاد ليصعد سقط من على الدرج |
| Sevgilim şişesini unutunca, ben de getireyim dedim. | Open Subtitles | ولقد نسى قارورته، لذا أتيتُ لإحضارها. |
| Para nerede? - Siz bekleyin, gidip getireyim. | Open Subtitles | ابقيا هنا سأذهب لإحضارها |
| Gidip getireyim onu. | Open Subtitles | رائع سوف أستعد لإحضارها |
| Korkma. Şimdi onu almaya gidiyorum. | Open Subtitles | لا تخافي، سأذهب لإحضارها الآن. |
| Bu sabah onu almaya gittiğimde bu ailede arabası olan tek kişi ben olduğumdan gay görmekten gözlerim şişti. | Open Subtitles | هل تعلمين أنه عندما ذهبت لإحضارها مبكراً... لأني أنا الوحيدة |
| Minibüste zincir var, gidip getir. | Open Subtitles | الشاحنة، هنالك سلاسل فيها، اذهب لإحضارها |
| Mallarımın yerini biliyorsan git şimdi getir. | Open Subtitles | لو كنت تعرف مكان بضاعتي إذهب لإحضارها الآن |
| - Evet, ben getiririm. | Open Subtitles | -لنذهب لتقطيع الكعكه -نعم -سأذهب لإحضارها |
| Galiba, arabada kaldı. Gidip getiririm. | Open Subtitles | أظنها بالسيارة سأذهب لإحضارها |
| İstediklerini getirmek için elimizden geleni yapacağız. Yarın bekleme hücresine götürüleceksin. | Open Subtitles | سنفعل ما بوسعنا لإحضارها غداً سينقلونك لزنزانة الانتظار |
| Onu getirdiğin için aptalın tekisin. | Open Subtitles | أنت أحمق لإحضارها معك |
| Onu almak için garaja gidiyordum. | Open Subtitles | و المنشار الكهربائي؟ كنت للتو ذاهب للمرآب . لإحضارها |
| Kızımı getirmeye gittiğimde daha çok isteyeceğini... | Open Subtitles | لو أني ذهبت لإحضارها فسوف يطلب المزيد |
| Haydi gidip alalım onu. | Open Subtitles | جيد ، لنذهب لإحضارها |
| Gerçek Lauren'la konuşmak istiyorum, lütfen onu getirir misin. | Open Subtitles | أريد مكالمة لورين الحقيقية رجاء فلتذهبي لإحضارها |
| Dosya dolabına gidip onları getireceğim. | Open Subtitles | سأذهب إلى خزانة الملفات لإحضارها لك |
| Dışarı çıkıp, onu alacağım. | Open Subtitles | سوف أذهب للخارج لإحضارها |