Suç işlemeyi planlamıyorsa niye kendi arabasını kullanmasın? | Open Subtitles | ان لم اكن اخطط لإرتكاب جريمة |
Seni düzenbazlıkla, cinayete azmettirmekle ve hilekarlıkla suçlayacağız. | Open Subtitles | نحن عندنا أنت على الإبتزاز والمؤامرة لإرتكاب جريمة قتل القتل والإبتزلز |
cinayete yardım da cinayet ile aynı şeydir. | Open Subtitles | التآمر لإرتكاب جريمة قتل هو نفس فعلة جريمة القتل، |
İçsel duygular, mamafih, cinayete sürükleyebilir. | Open Subtitles | أيضاً قد يدفعك الشعور الداخلي لإرتكاب جريمة |
Sonu ilk cinayete giden bir sinir krizini tetikleyebilir. | Open Subtitles | من الممكن بسهولة أنّ يتسبب ذلك بنوبة ذهانية مؤدياً لإرتكاب جريمة القتل الأولى. |
Sulh hakiminin dediğine göre, cinayete veya herhangi bir suça dair bir işaret yokmuş. | Open Subtitles | كما قال القاضي بلا علامة على وجود أى تدابير أو نية لإرتكاب جريمة |
Adam kaçırma, cinayete teşebbüs, polis memuruna saldırı ya da daha kötüsü. | Open Subtitles | الإختطاف، والتآمر لإرتكاب جريمة الإعتداء على ضابط أو ما هو أسوأ |
Suçlu. Sanık, 21 Aralık 1980'de cinayete teşebbüsten dolayı suçlanmıştır. | Open Subtitles | بالنسبة للتهمة الثانية، في 21 الكانون الثاني عام 1980* *وجدَ المُتهم مسؤلاً لإرتكاب جريمة بنية القتل |