"لإطعام" - Translation from Arabic to Turkish

    • beslemeye
        
    • doyurmak
        
    • doyuracak
        
    • besleyecek
        
    • beslemek için
        
    • besleme
        
    • doyurmaya
        
    • yem
        
    • mama
        
    • besleyeceğim
        
    •   
    • besleyip
        
    • doyurması
        
    • doyurmanızı
        
    • besleyecektim
        
    Gıdalar, nüfuslarını beslemeye çalışan düşük gelirli ülkelerde tüketiciler tarafından israf edilmez. TED لا يهدر المستهلكون الطعام في البلدان الفقيرة التي تكافح لإطعام شعبها.
    İşlerini yaptıklarını düşünüyorlar ama şu lanet çocukları doyurmak için koruyucu ailenin bana yeterli para vermediğini de biliyorlar. Open Subtitles يظنون إنهم يفعلون عملهم، لكنهم يعرفون أن الحضانة لا تعطيني ما يكفي من المال لإطعام كل هؤلاء الصغار الأوغاد.
    Anne iştahlıyım biliyorum ama küçük bir orduyu doyuracak kadar yiyecek almışsın. Open Subtitles أمي , أعلم بأن لدي شهية كبيرة , ولكن لديك طعام هنا كافي لإطعام جيش صغير
    Yarım milyar insanı besleyecek kaloride besin kaybediliyor. TED يمثل ذلك مقدارًا كافيًا من سعرات الأطعمة لإطعام نصف مليار شخص.
    Büyüyen ailelerini beslemek için bu devasa tundrada yakın zamanda bir şeyler bulmalılar. Open Subtitles عليهم العثور على شيءٍ بأقرب وقتٍ داخل هذه البرية الشاسعة لإطعام عائلتهم المتنامية
    Alo. Hayvancıkları besleme zamanı. Open Subtitles مرحباً، حان الوقت لإطعام الحيوانات المدللة
    Barnes, burada koca bir alayı doyurmaya yetecek kadar pirinç var. Open Subtitles بارنز .. لديهم ما يكفى من الأرز هنا لإطعام فرقه كامله
    bakın ne kadar da şişman, oda yavrularını beslemeye geliyor. TED انظرو كم هو سمين, إنه عائد لإطعام صغاره
    Çin'deki tüm maymunları beslemeye yetecek kadar yer fıstığı ezmem var. Open Subtitles الفول السوداني تكفي لإطعام قردة الصين كلها
    Kuşları beslemeye gidiyordum. Open Subtitles انظري، لقد كُنت في طريقي لإطعام طيور الطنان
    Yetimhaneye bağışlanan her bir kuruşu, müdür zimmetine geçiriyordu. Yokluğumda çocuklar o kadar bakımsız kalmışlardı ki kendilerini doyurmak için fare yakalamak zorunda kalmışlardı. TED كان المدير يختلس كل سنت يتبرع به لدار الأيتام، وفي غيابي، كان الأطفال يعانون من إهمال فظيع حيث أجبروا على الإمساك بالفئران لإطعام أنفسهم.
    Yeni soru şu, 8.3 milyar insanı 2027'de doyurmak için 214 trilyon kaloriyi nasıl üretiriz? TED السؤال الجديد هو، كيف ننتج 214 تريليون سعر حراري تكفي لإطعام 8.3 مليار شخص بحلول عام 2027؟
    Kameraları getireceğiz ama bize 220'lık priz ve ekibi doyuracak bir yer lazım. Open Subtitles سنجلب الكاميرا إلى الداخل. ولكن نحتاج إلى منفذ 220، ومكان لإطعام الطاقم.
    Kış boyunca bütün Park'ı doyuracak kadar fındık. Open Subtitles هُناك ما يكفي من طعام لإطعام المتنزه طوال الشتاء.
    Bütün çekim ekibini besleyecek kadar aldık mı? Open Subtitles هل لدينا طعام يكفي لإطعام الطاقم بأكمله؟ عزيزي، لدينا ما يكفي لإطعام الشبكة بأكملها.
    Bütün gün oradan oraya koştum. Köpeği besleyecek zamanım olmadı. Open Subtitles لقد كنت امشي بالمكان لم اجد الوقت لإطعام الكلب
    İyiymiş. 30 yaşında bir adamı beslemek için iyi kafadasın yani. Open Subtitles جيّد، إذًا إنّك في مكانٍ جيّد لإطعام رجلٍ بالثلاثين من عمره.
    yemeğin hepsini bitirmeme, ...hücrede ekstra bir çift çorabı olma, hücreyi dağınık tutma, ...yemek salonundan yemek kaçırma, ekmek kırıntısı dökme, kertenkele besleme gibi suçlara uygulanıyor. Open Subtitles وزوج اضافى من الجوارب فى زنزانتة ، وترك زنزانتة متسخة تهريب طعام من قاعة العشاء ، أنة بعض الخبز فى الواقع لإطعام الحرباء التى يُربيها
    Ed hayatta kalma olayına fena taktı. Ufak bir orduyu doyurmaya yetecek kadar yiyeceğimiz var. Open Subtitles من بين أدوات النجاة تلك، لدينا ما يكفي من الوجبات الجاهزة لإطعام جيش صغير
    Dışarıdayım, eve gidip balıklara yem vermem mi gerekiyor? Open Subtitles أنا بالخارج، وعليّ العودة للبيت لإطعام الأسماك
    Saat 3:00'te kalkıp, mama vermek hem de bütün gün çalışmandan sonra? Open Subtitles الإستيقاظ لإطعام الطفل في الثالثة صباحاً بعد أن تعمل طوال اليوم؟
    Bir vampiri besleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi. Open Subtitles لم يخطر ببالي أني سأضطر لإطعام مصاص دماء
    O , Bebeğine verecek sütü yok. Open Subtitles إنها جائعة, و لا يوجد لديها حليب لإطعام طفلها
    Japonya'daki tüm çocukları besleyip tatlı niyetine de Sibirya Çöreği yedirebilecek kadar! Open Subtitles إنها تكفي لإطعام كُل واحد .بكمية من الكعك المحلى
    Kediciğini doyurması için birini bulman gerekecek. Open Subtitles أنت سيدي سيتوجب عليك إيجاد شخص آخر لإطعام قطتك الصغيرة
    Beni yine doyurmanızı isteyeceğim. Open Subtitles والآن سأطلب منك لإطعام لي مرة أخرى.
    Ben de çocukları besleyecektim. Open Subtitles كنت في طريقي لإطعام الصغار

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more