Ve o kanıtı vermek için tek parça halinde dönmemi. | Open Subtitles | وأَخْرجُ سليماً لإعْطائه إليك. |
O parayı kiliseye vermek yazık daha çok hak eden birine vermek varken. | Open Subtitles | يَبْدو شيء مؤسفُ لإعْطائه إلى الصدقةِ عندما نحن يُمْكِنُ أَنْ... أعطِه إلى شخص ما الإستحقاق الأكثر. |
Açlıktan ölen insanlara vermek istiyorum. | Open Subtitles | آي حاجة لإعْطائه إلى الناسِ الجائعينِ. |
Noel'e verilen şeyi ve bunu vermek için bir sebebi olan kişiyi arıyoruz. | Open Subtitles | بإِنَّنا نَبْحثُ عن مهما أعطىَ إلى نويل... والذي كَانَ عِنْدَهُ a سبب لإعْطائه إليه. |