Artık onu aksine ikna etmek için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | و لا يسعني الآن فعلُ شيءٍ لإقناعه بالعكس. |
Terapiye ikna etmek için oldukça enteresan bir yöntem kullanmışsın. | Open Subtitles | هذه طريقة مثيره للأهتمام لإقناعه بالعوده الى العلاج النفسي |
Onu ikna etmek için dostluğunu kullanabilirim. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أستعمل صداقتك لإقناعه |
Sabahtan beri onu ikna etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | لقد إستغرقنى النهار بطوله لإقناعه بالحضور |
Onu ikna etmem için bana bir şans ver. Onlara zarar vermek istemiyoruz. | Open Subtitles | أعطني فرصة لإقناعه نحن لا نقصد شعبه بأي ضرر |
Henüz bilmiyor. Senin ikna edebileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | لا يعرف بعد، نعتمد عليك لإقناعه |
Zamanı verimli kullanarak kardeşi Rebekah'ı öldürmemek için ikna edebilirsen ne âlâ. | Open Subtitles | ربّما تستغلّي ذلك الوقت لإقناعه بعدم قتل أخته الصغيرة. |
Ama temas kursak bile, onu General Kiselev'in Goa'uld tarafından yanlış yönlendirildiğine ikna etmek için sadece birkaç dakikamız olacak. | Open Subtitles | ولكن إذا تمكنا من الاتصال فلن يكون أمامنا سوى بضع دقائق لإقناعه أن اللواء (كيسيليف) [ضلل من قِبل الـ "[غواؤلد" |
- Onu ikna etmek için bütün gücümü kullanacağım. | Open Subtitles | أنا سأعمل كل ما يمكن عملة لإقناعه |
Onu doğruyu yapmaya ikna etmek için. | Open Subtitles | لإقناعه بالقيام بالصواب |
İkna etmek için hemen her şeyi denedik. | Open Subtitles | جربنا تقريبًا كل شيء لإقناعه. |
İkna etmek için bunu kullan. | Open Subtitles | استخدم هذا لإقناعه |
Geri dönmeye ikna etmek için... | Open Subtitles | لإقناعه بالعودة... |
Bunun onu ikna etmeye yeterli geleceğinden emin değildim ama şimdi bütün hayatını hapiste geçireceğini düşünürken ışığı görmesini sağlayabiliriz. | Open Subtitles | لاأعتقد أن هذا كافٍ لإقناعه ولكن الآن عندما يتأمل حياته في السجن يُمكننا أن نعطيه بعض الأمل |
Elindeki para onu ikna etmeye yetecektir. | Open Subtitles | المال الذي في يديك.. أكثرُ من كافي لإقناعه. |
İnanıyor zaten ama onu ikna etmeye yetmiyor. | Open Subtitles | انه كذلك، ولكن حتى الآن لا يزال غير كافي لإقناعه |
Biraz ikna etmem gerekti. Ama sonunda razı geldi. | Open Subtitles | اخذت بعضاً من الوقت لإقناعه لكنه بالأخير استسلم |
Onu ikna etmem ve mantığımı anlatabilmem için yüzyüze görüşmemiz lazım. | Open Subtitles | لإقناعه , لإثبات وجهة نظري يجب علينا المقابلة وجهاً لوجه |
Henüz bilmiyor. Senin ikna edebileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | لا يعرف بعد، نعتمد عليك لإقناعه |
Bu kadar insanı öldürmesi için ikna edemedim bir türlü. | Open Subtitles | ويصعب جدا لإقناعه لقتل هذا العدد الكبير من الناس. |