Artık onları çirkin gerçeklerden korumaya gücümüz yetmez, çünkü çözüm üretmek için onların hayallerine ihtiyacımız var. | TED | لا يمكننا توفير الحماية لأطفالنا من الحقيقة المرة لأننا في حاجة إلى مخيلتهم لابتكار الحلول. |
Sadece içine üflenip ses çıkartılan flütün arkasındaki fikir iki bin yılı aşkın bir süreden önce ilk organı üretmek için modifiye edildi. | TED | الفكرة وراء الناي، أن تدفع الهواء خلال أنابيب لتصدر صوتاً، عُدلت في النهاية وقادت لابتكار أول أورغن منذ أكثر من 2,000 سنة مضت. |
Bunun bir parçası olarak, güvenli bir doğum kontrol listesi hazırlamak için Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte çalıştık. | TED | كجزء منها، لقد عملنا مع منظمة الصحة العالمية لابتكار قائمة تدقيق لولادة آمنة. |
Farklı yönleri bulmalıyız ki tesadüfü yaratmayı, tercüme istilası yapmayı, ve benimsemek için yolları bulmak zorundayız ve köprü figürlerini kutlamak için. | TED | وعلينا أن ننظر لطرق لابتكار المتفرد، لجعل الترجمة شائعة، وعلينا أن نجد طرقا لنتقبل ونحتفي بهؤلاء الشخصيات المجسرة. |
Şimdi kusursuz toplumu yaratmak için sınırsız yetki sahibi olacağım. | Open Subtitles | الآن، سيكون لدىّ الإذن الكافى لابتكار المجتمع المثالىّ |
Fazla çaba sarfetmeden faturalarımızı ödemek için bir plan yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | نعم، نحتاج لابتكار مؤامرة لنتسطيع فعل ذلك والحصول على من يدفع فواتيرنا |
Bu bilgiler bizim ona tuzak kurmamız için yeterliydi... Ve en sonunda, onu tuzak bir vücudun içine çekme planını hazırlayabildik. | Open Subtitles | وأخيرًا، هذا مكّننا لابتكار استراتيجيّة، حيث نغوي برنامجها لجسدٍ مُحدّد. |
Daha önceki seferlerde birkaç toplantımızı aday değerlendirmeleri için yönerge icat etmekle geçirirdik. | Open Subtitles | عندما قمنا بهذا من قبل قضينا عدة جلسات لابتكار قاعدة لتقييم المرشحين |
O zamanlar size yardım etmiyorduk ama. Şimdi ediyoruz. İşe yarar bir plan bulmak için 24 saatimiz var. | Open Subtitles | لم نساعدكم عندئذٍ، لكننا نساعدكم الآن، أمامنا 24 ساعة لابتكار خطّة مجدية. |
Ve bu yüzden yeşil teknolojide yenilikler için geniş bir yelpazede yenilikçi teknolojilere 200 milyon dolar yatırım yapıyoruz. | TED | وهذا ما يجعلنا ننفق حوالي 200مليون دولار في مدى واسع من التطبيقات والتقنيات التكنولوجية المختلفة عن بعضها لابتكار تقنيات خضراء جديدة. |
Kalite olarak Stanford'daki sınıfımızla eşdeğer veya daha iyi olacak ama dünya üzerindeki herkese ücretsiz olarak ulaşabilecek çevrimiçi bir sınıf yapmak için kendimizi zorladık | TED | تحدينا أنفسنا لابتكار فصل عبر الانترنت بحيث يكون مساوياً أو أفضل في الجودة لفصلنا في ستانفورد ولكن لاحضاره لأي شخص في العالم مجاناً |
Dört yıl da kendi makine parçalarımı yapmak için harcadım, bunlar gibi basit makine parçalarını. | TED | امضيت 4 سنوات لابتكار معداتي الطبيه الخاصه ...معدات طبيه بسيطه كهذه. |
Fakat bu fikir, bu dijital çağda yolunu bulmakta zorlanan müzik endüstrisi için büyük bir vizyon sunuyor, artık farketmeye başladılar ki yeni teknolojiler, mevcut modellere faydası olmayan ama güzel görünen şeyler eklemekten daha fazlasını sunuyor ve insanlara müzikle etkileşime geçebilecekleri ve müziği deneyimleyebilecekleri yeni yollar sağlayabiliyor. | TED | لكن الأمر يتطلع إلى رؤية أكبر من أجل صناعة الموسيقى التي قد جاهدت أحياناً لتجد موطئ قدم لها في هذا العصر الرقمي، بحيث قد بدؤوا بالنظر إلى هذه التقنيات الحديثة ليس ببساطة على أنها طرق لإضافة تحسينات لنموذج حالي، بل كطموح لابتكار طرق جديدة كلياً ليتفاعل الناس مع تجربة موسيقية. |
Sıra, müşterilerimizi bunun iyi bir fikir olduğuna inandırmamız gerektiğindeydi. Ama başta, bu gelişigüzel şekilli taşları yeniden kullanmak için bir tasarım süreciyle çıkagelmemiz gerekiyordu ve bunu daha önce yapmamıştık. | TED | الآن، توجب علينا إقناع عملائنا بأنها فكرة ناجحة، ولذا اضطررنا لابتكار عملية تصميم لنُعيد استخدام الأشكال العشوائية لهذه الصخور. ولم يسبق لنا فعل هذا من قبل. |
Sadece bu da değil, Bu çocuklar büyük oranda yürütücü işlevini ellerinin üstüne oturmak, şekerden uzaklaşmak veya dikkatlerini dağıtmak amacıyla şarkı söylemek gibi beklemelerine yardım edecek şeyler için kullandılar. | TED | ليس هذا فقط، بل استعمل هؤلاء الأطفال الوظيفة التنفيذية لابتكار استراتيحيات تساعدهم على الانتظار كالجلوس على أيديهم أو غض بصرهم عن حلوى الخطمى أو إنشاد أغنية لإلهاء أنفسهم. |
diyor. Dr. Paul Farmer, yapısal şiddeti ve kurumlarımızın, politikalarımızın, kültürümüzün kimi için avantajlı kimi için dezavantajlı sonuçları nasıl yarattığını anlatıyor. | TED | يتحدث الدكتور بول فارمر عن العنف الهيكلي ويتحدث عن كيفية كونه السبيل لمؤسساتنا وسياساتنا وثقافتنا لابتكار نتائج تفيد بعض الناس وتضر ببعضهم الآخر. |
İşte bu, ciddi oyun oluşturmak için harika bir durum. | TED | وهذا وضع رائع لابتكار اللعب الجاد |
Onlar sağlığın yaşadığımız, çalıştığımız ve oynadığımız yerde başladığını bilen sağlık uzmanlarıdır. Bu farkındalığın ötesinde insanların bir kliniğin dört duvarı dışında gereken imkânlara ulaşmalarını sağlayan bir sistemi kliniklerinde ve hastanelerinde yaratmak için kaynaklarını seferber edebilen uzmanlardır. | TED | أولئك الأشخاص هم خبراء العناية الصحية يعرفون أن الصحة تبدأ من حيث نعيش ونعمل ونلعب لكن وراء ذلك الوعي تكمن القدرة على حشد الموارد لابتكار النظام في عياداتهم وفي مستشفياتهم التي بالفعل بدأت تقترب من ذلك لتربط الناس بالموارد التي يحتاجونها خارج جدران العيادة الأربعة |
Pekâlâ millet, yaz için bir bayram uydurmamız gerekiyor. | Open Subtitles | {\pos(195,210)} حسناً يا قوم. نحتاج لابتكار عيد جديد لعطلة الصيف |
Rob'un Parlak zekalar için oluşturduğu "Ideagora"(özel bir terim: açık pazar, agora) değişimin bir parçasıydı. Bu köklü değişim, kurumsal yapılarımızda; inovasyonlarımızda, yönetim şeklimizde, ürün ve hizmet oluşturma biçimimizde, devlet olarak dünyayla kurduğumuz ilişkilerde ve kamusal değer yaratma becerimizde kendini gösteriyor, | TED | و "ميدان الأفكار" الذي أنشأه ، سوق مفتوحة ، ميدان للعقول البارعة المتفردة، كان جزءاً من تغيير، تغيير عميق في البنية العميقة و اسلوب البناء لمنظماتنا، و كيف يمكننا ضبط الموهبة لابتكار و انتاج البضائع والخدمات، و للتعامل مع بقية العالم، و في يتعلق بالسياسة ، كيف يمكننا خلق قيمة عامة. |