"لابدَّ" - Translation from Arabic to Turkish

• olmalı

Bölgede değil. Açık denize dönmüş olmalı.
هو لَيسَ في المنطقةِ لابدَّ وأنةْ عادَ إلى خارج المجالِ

Bu oda psişik kalıntılarla dolu olmalı.
لابدَّ أنَّ هذه الحجرة مليئة بالإثارة الروحانية

Yani bu yastıkla boğan rezil bir iblis olmalı.
حسناً، لابدَّ أنه شيطان الوسادات الخانِقة المجهول

Beyaz ışıklınız gerçekten iş esnasında uyuyor olmalı.
لابدَّ أنَّ مُضيئكم نائم أثناء عمله بالفعل

Zor olmuş olmalı, kinaye yapmıyorum.
لابدَّ أنَ حياتكِ في العراء كانت قاسية، لا أقصد الإهانه

Büyükannemin çok çok kafası karışmış olmalı.
لابدَّ أنَّ جدتي مشوَّشة جداً، جداً، جداً

Bu kısa sürede bir şeyler değişmiş olmalı çünkü onu gördüğümüzde tek umursadığı şey o kutuydu.
لابدَّ أنَّ هنالك ما غيَّره بسرعة لأننا عندما رأيناه كل ماكان يهمه هو العلبة

Hakkında beş yakalama emri bulunan bir adamı yakalamışsın. Bu da bir tür rekor olmalı.
ألقيتَ القبض على رجل عليه خمس مذكرات لابدَّ أن يكون هذا رقم قياسي

Yaşamak için bir nedenin olmalı. Biliyorum, bu beni ilgilendirmez.
لابدَّ أن يكون لديكَ سبباً للعيش أنا أعلم بأنّ هذا ليس من شأني

Deniz kıyısında yaşayan bekar erkek, ...kızlarla aran iyi olmalı.
رجل عازب يعيش على الشّاطئ لابدَّ أنّ حظّكَ مزدهر مع الفتيات.

Senin için tuhaf ve karışık bir dönem olmalı.
لابدَّ أنّها كانت أوقاتاً غريبة ومحيّرة بالنّسبة إليكِ.

Asla, prenses olmak harika bir şey olmalı.
مستحيل، لابدَّ أنَّ الأمر رائع أن تكوني أميرةً.

1.2 milyar kişi var içlerinde bunu yapabilecek biri olmalı.
في تعداد السكان البالغ 1,2 مليار لابدَّ وأنّ هنالك شخصٌ بمقدوره القيام بهذا العمل

Özür dilerim ama o adamın dediklerine bakılırsa bu Ares olmalı.
لكن ، بعد كلّ ما قالهُ الرجل ، لابدَّ أنّها فعلة أريس.

Adam bin tane yeleğe yardım etmiş olmalı.
لابدَّ أنّهُ قدم يد العون لآلاف من الجنود.

Bizi korumak için tek başına Davidson'un peşinden gitmiş olmalı.
لابدَّ أنه ذهب لـ "ديفيدسون" لوحده لحمايتنا

Bir yerler olmalı.
لابدَّ أن يكون هنالك مأوى مفتوح

O işadamına açgözlülük saldırmış olmalı.
لابدَّ أنَّ رجل الأعمال أصيب بالطمع

Aramızda bir hain olmalı.
لابدَّ وأنَّ هناك خائناً بيننا

Glaber'in soktuğu yaraktan olmalı.
لابدَّ أنه قضيب "جلابر" الذي أجبركَ على إدخاله