Tamamdır anasını satayım. 500 dolarla 2. el bir laptop alabilirim. | Open Subtitles | خمسمائة دولار يمكن أن يشتروا لى " لاب توب " جديد |
Boş laptop çantaları. Bilgisayarlarının peşindeydi. | Open Subtitles | حقائب لاب توب فارغة لقد كان يسعى من أجل أجهزة اللاب توب الخاصة بها |
laptop'um bütün toplantılarda yanımda olacak. | Open Subtitles | يجب أن يكون الـ - لاب توب - معى فى كل مقابلاتى |
iPad'ten bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن لاب توب. |
Eğer liste ondaysa kontrol etmek de isteyecektir. Ve bu dizüstü bilgisayar demektir. | Open Subtitles | لو أنه حصل على القائمة, سوف يحتاج إلى فحصها وهذا يعني ان بحوزته لاب توب |
- İki dizüstü bilgisayar kurtarıldı... - Bundan haberim var. | Open Subtitles | ـ قد تمكنا من احضار جهازي لاب توب ـ اعلم هذا |
Devamlı müşterilerden, her ay bir gün gelir.... ...laptop'ını da getirir, sessizlik istediğini söyler. | Open Subtitles | إنه منتظم تقريبا ً يوم كل شهر يحضر ال"لاب توب" الخاص به ويقول أنه يحب الهدوء |
- Sana verdiğim o laptop duruyor mu? | Open Subtitles | - هل أنت ما زلت عندك ذلك الـ"لاب توب"؟ |
Tamamen şarj edilmiş bir laptop bu! | Open Subtitles | إنه لاب توب مع بطارية كاملة |
Burada elimde olanlar sadece Tech, Cole, gürültülü bir laptop, | Open Subtitles | كل ما حصلت عليه لاب توب رديء |
Spencer'ın laptop'u ortadan kayboluyor. | Open Subtitles | لاب توب سبينسر يختفي؟ |
Mini laptop? | Open Subtitles | لاب توب " صغير |
Peki. Ama dizüstü bilgisayarı verdikten sonra geri gelip seni alacağım. | Open Subtitles | حسناً، لكنني سأعود فوراً لأخذك بعد اعادة الـ لاب توب |
13 inçlik bir dizüstü bilgisayar sığacak kadar temiz bir boşluk vardı ki babam bilgisayarlardan nefret ederdi. | Open Subtitles | يوجد مسافة واضحة من اجل لاب توب 13انش و ابى كان يكرة الكمبيوتر. |