iyi kararlar almaları için onlara yardım etmemiz gerektiğini düşünebilirsiniz. | TED | ويرى البعض الآخر أنه علينا مساعدتهم لاتخاذ قرارات أفضل. |
Aptal oldukları için aptalca karar alıyor değiller, bunun nedeni akılsızca kararlar almalarına neden olan bir ortamda yaşıyor olmalarıdır. | TED | قراراتهم الغبيّة ليست نتيجة غبائهم، ولكنها نتيجة عيشهم ضمن سياق قد يقود أي شخص لاتخاذ قرارات غبيّة. |
Stoisizmi yüksek stresli ortamlarda ayakta kalabilmenin bir yolu olarak, hatta daha iyi kararlar verebilmenin bir yolu olarak görmenizi isterim. | TED | وأود أن أشجعكم على التفكير في الرواقية تفكيرًا مختلف قليلًا، باعتبارها نظام أساسي للنمو في بيئات الضغوط العالية، لاتخاذ قرارات أفضل. |
Rahat etmemiz için... çok ama çok zor kararlar almam gerekti. | Open Subtitles | اذا كنا سنصبح مرتاحين اضططرت لاتخاذ قرارات صعبه |
İnsanlığı kurtarmak adına hepimiz bazı kararlar vermeye zorlandık. | Open Subtitles | أعرف أننا أضطررنا لاتخاذ قرارات صعبة لإنقاذ حضارتنا البشرية |
Ama eninde sonunda zor kararlar vermek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | لكنك ستضطر لاتخاذ قرارات صعبة في نهاية الأمر. |
Hayatınla ilgili belli kararlar alma konusunda epey baskı görmüşsündür. | Open Subtitles | لا بد من أنك شعرت بالكثير من الضغط لاتخاذ قرارات أكيدة في الحياة ؟ |
Ben de gelin karargâhında, ayakkabılarla ilgili çok önemli kararlar alıyorum. | Open Subtitles | أنا هنا في مقر الزفـاف لاتخاذ قرارات مهمـه عن الاحـذيه |
Buraya yanlış kararlar verip ertesi gün pişman olmak için geldik | Open Subtitles | نحن هنا لاتخاذ قرارات سيئة ونأسف لهم في اليوم التالي. |
Benim ilgilendiğim daha çok insanı kâr ettirecek kararlar almaktır. | Open Subtitles | أهتم لاتخاذ قرارات لإفادة أكبر عدد من الناس |
Korkuyla hareket ediyorsunuz ve bu da bazılarının kötü kararlar vermesine yol açıyor. | Open Subtitles | تصرفاتكن نابعة من الخوف وهذا يدفع اشخاصا معينين لاتخاذ قرارات سيئة |
Önce yönetimi fazla sevilmeyen kararlar almasını gerektiren bir konuma sokarsın. | Open Subtitles | أولا، كنت وضعت القيادة في موقف حيث لديهم لاتخاذ قرارات لا تحظى بشعبية كثيرا. |
Bu adamlar duygusal kararlar almaya meyillidirler. | Open Subtitles | هؤلاء الأشخاص عرضة لاتخاذ قرارات بدافع عاطفي |
Zor kararlar almak için seçildim ben. | Open Subtitles | لقد تم ترشيحي لاتخاذ قرارات صعبة |
Sonuçta iş bir karar alma noktasına geliyor -- insanlara onları sadece eğitecek ya da bilgilendirecek değil, aynı zamanda daha iyi kararlar almalarını sağlayacak, daha iyi seçimler yapmalarını sağlayacak bilgiler vermek. | TED | ويكمن الجوهر - جوهر الحل - في مفهوم صنع القرار عن طريق اعطاء الناس المعلومات التي لا تقوم فقط باعلامهم .. وتعليمهم فيما يخص حالتهم بل بدفعهم لاتخاذ قرارات افضل وخيارات انفع في حياتهم |
Ancak, bir bilim insanı olarak araştırma yapmak için çoğunlukla federal fonlar kullanıldığına inanıyorum. Çevre politikamız hakkında daha iyi kararlar verebilmeleri için bilgi birikimimi kamuoyuna, ajans başkanlarına ve kongre insanlarına, paylaştıkları için basına borçluyum. | TED | ولكني أؤمن بحق كعالمة وباحثة، تستعين بدعم الصندوق الفدرالي لتمويل أبحاثها، أدين بما وصلت إليه للمجتمع، لرؤساء المؤسسات وأعضاء الكونجرس فمن واجبي أن أطلعهم على النتائج التي توصلت لها حتى يتمكنوا من الاستفادة منها لاتخاذ قرارات أفضل فيما يخص السياسة البيئية. |