Bugün biraz meşgulüm, o yüzden bunu verecek fırsatım olmayacak. | Open Subtitles | انا منشغل اليوم لذا لن تتسنى لى الفرصة لاعطائه اياها |
Bugün biraz meşgulüm, o yüzden bunu verecek fırsatım olmayacak. | Open Subtitles | انا منشغل اليوم لذا لن تتسنى لى الفرصة لاعطائه اياها |
Evet, şey, benim Barry'e ders verecek kadar zamanım yok... ama, parmaklarımı görmek ister misin? | Open Subtitles | حسنا ، لا أظن أني أمتلك وقتا لاعطائه دروسا ؟ لكن ، هل تريد مشاهدة أصابعي |
Bana bu şansı vermem için yalvardı ve sen beni buna ikna ettin. | Open Subtitles | لقد تحايل علي من اجل هذه الفرصه, وانت اقنعتني بهذا.. لاعطائه له. |
Maskeli ve silahlı bir adam içeri girdi, ve bana kasadaki tüm parayı ona vermem için bağırdı. | Open Subtitles | شخص ما قدم مرتديا قناع ويحمل مسدس وظل يصرخ على لاعطائه المال الذى فى الدرج |
Ayrılmadan önce General Meade'e sadece tarafsız görüşlerimi vermek için onu arayacağımı söylemiştim. | Open Subtitles | قبل مغادرتي قلت للعميد ميد بأنه أنا التي سأكلمهم ، لاعطائه رأيي بالأمر. |
Ona istediğini vermek için bir yol bul. Adamın politikaya atılmadan önce bir pazarlamacı olduğunu unutma. | Open Subtitles | جد طريقة لاعطائه ما يريد قائد مثل هذا الرجل لن يتكرر مرتين |
Eğer gelecek yıl yiyeceği verecek durumda olmazsak vermeyiz biz de. | Open Subtitles | , اذا كان في السنة التالية ليس لدينا طعام لاعطائه . لن نقوم بتسليمه |
Gerçekten onlara erzak verecek miyiz? | Open Subtitles | هل نحن فعلا مضرون لاعطائه لهم |
Top, babası 8. yaş gününde ona verecek futbol topu bulamadığı için beyzbol oyuncusu olan Davey Johnson'a gelince top yüksekten geldiği için topu Clean Jones'a doğru yükseltti. | Open Subtitles | "عندما ضرب الكرة "ديفي جونسون الذي أصبح مجرد لاعب البيسبول، لان والده لم يجد كرة قدم لاعطائه لها فى عيد ميلاده عند بلوغه الثامنة |
- Bu adama bahşiş verecek miyim? | Open Subtitles | -هل سأضطر لاعطائه بقشيشاً؟ |
Ama ona aşının ikinci bölümünü vermem gerekiyor. | Open Subtitles | ولكن أنا لا أزال بحاجة لاعطائه الجزء الثاني من لقاحه |
Evet, bakın, onu ekstra bir atış vermek için sadece bir şey olduğunu. | Open Subtitles | أجل ، إنه فقط شيء لاعطائه فرصة أخرى |
Ona istediğini vermek için bir yol bul. | Open Subtitles | جد طريقة لاعطائه ما يريد |