| Langley'den özel olarak uçakla geldi. | Open Subtitles | جاء خصيصا من لانغلى. إنه خبير فى المتفجرات. |
| Langley`deki dostunuza söyleyin yereller bizim arka alanımızdır. | Open Subtitles | أخبرْ أصدقائَكَ في لانغلى تلك الحالات من اختصاصنا لن يسمح لهم بالعب معنا 614 00: |
| Langley'deki her paranoyak analiste inansaydık Suudi Arabistan'daki tüm erkekleri içeri atmak zorunda kalırdık. | Open Subtitles | إذا صدقنا كل محلل مذعور يعمل فى لانغلى سوف نشك فى أى رجل أعمال |
| Langley'e telefonlarımızı sokmamıza izin vermiyorlar. | Open Subtitles | حسنًأ، ليس مصرح لنا لإحضار هواتفنا إلى لانغلى |
| Langley'den bir arkadaşımla konuştum. | Open Subtitles | حسنا، لقد تحدثت مع صديق فى لانغلى |
| Langley'den kovulduğun gibi çıkıp buraya geldin. | Open Subtitles | بعد خروجك من "لانغلى" لا يمكن أن تكون مجرد مُصادفة |
| Sen Langley'de paintball oynarken ben onlarla ilgileniyordum. | Open Subtitles | لقد حافظت عليهم. منذ أن كُنت تلعب الألوان فى "لانغلى". |
| Langley'den aradılar. | Open Subtitles | استدعونى مرة آخرى إلى لانغلى. |
| Bu belgeleri Langley'in dışına nasıl çıkardığı veya evinde gizlenmiş disk tarayıcıyı nereden temin ettiği hâlâ bilinemiyor olsa bile diskteki kanıtlar gösteriyor ki Simon'a belgeleri aktarmak için bu aleti kullanmış. | Open Subtitles | على الرغم مازال غير معروفًأ كيف قامت بفرز هذه الوثائق خارج (لانغلى) أو أين حصلت على القرص الماسح |
| Langley sana sığınma sağlayabilir. | Open Subtitles | أعنى، أن (لانغلى) يمكنها توفير حق اللجوء |
| Lena'nın Langley'e gönderdiği mesajlar içinde tek bir yerde Rachmaninof adı geçiyor. | Open Subtitles | ووجدت شخص مذكور اسمه (رحماتينوف) فى مراسلات (لينا) فى لانغلى |
| Yüksek risk sebebiyle Langley'le tüm temasın kesilmek zorunda. | Open Subtitles | ونظرًا للطبيعة عالية المخاطرة أى اتصال مع (لانغلى) يجب إيقافه |
| Langley'deki hiç kimse artık Khalid üzerine çalışmıyor. | Open Subtitles | لا أحد فى لانغلى |
| Langley bu ipucunun peşinden gittiğimi öğrense küplere binerler. | Open Subtitles | (لانغلى) ستقوم بإيقافي إذا علموا أنني لازالت أتتبع الحادث |
| Ben FBI için Langley le konuşacağım. | Open Subtitles | يمكنني أن أجعل (لانغلى) تتحدث مع مكتب التحقيقات |
| Langley'e İHA'ya ihtiyacımız olduğunu söyleyelim. | Open Subtitles | وساخبر (لانغلى ) اننا نحتاج الى طائره بلا طيار |
| Senden benimle Langley'e gelmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تأتى معى (إلى (لانغلى |
| Cep telefonunu ver. Langley'i aramak istiyorum. | Open Subtitles | أعطنى هاتفك، أريد أن أتحقق من (لانغلى) |
| Bir iş için Langley'e gitmem lazım. | Open Subtitles | سوف أدخل إلى (لانغلى) من أجل شئ |
| Langley ile temasa geçeceğim. | Open Subtitles | "يجب ان اذهب الى "لانغلى |