Bu dalgaların ses-ötesi, kimsenin ne olduğunu bilmediği ses ötesi, frekansları var. | TED | تلك الموجات لديها تردد في المدى تحت الصوتي, الصوت الذي لايعرفه احد |
Ona okumamasını söyledim sanki hakkımda zaten bilmediği bir şey yazdığını düşünüyor galiba. | Open Subtitles | أخبرته ألا يقرأه لا يوجد أي شيء فيه لايعرفه عني |
Çocuğa bilmediği bir şey söyle. | Open Subtitles | أخبر الولد شيئاً لايعرفه |
Bakan olarak Kral tarafından tanınmayan bir hükümdarın elçisiyle resmen konuşamam. | Open Subtitles | بصفتي وزير,لايمكنني التحدث برسمية لمبعوث الملك الذي لايعرفه الملك بنفسه |
Bakan olarak Kral tarafından tanınmayan bir hükümdarın elçisiyle resmen konuşamam. | Open Subtitles | بصفتي وزير,لايمكنني التحدث برسمية لمبعوث الملك الذي لايعرفه الملك بنفسه |
David'e nerede olduğunu sordum, bilmediğini söyledi. | Open Subtitles | ...سألت دافيد عن مكانكِ فقال أنه لايعرفه |
Damian hakkında fazla kişinin bilmediği bir şey. | Open Subtitles | -أمر ، لايعرفه الكثير من الناس |
Ve onlara Papa'nın bile bilmediği bir sır verildi. | Open Subtitles | وقد أُعطوا سراً "لايعرفه حتى "البابا |
Ama bilmediği şey ona zarar veremez! | Open Subtitles | لكن ما لايعرفه لايضره! |
David'e nerede olduğunu sordum, bilmediğini söyledi. | Open Subtitles | ...سألت دافيد عن مكانكِ فقال أنه لايعرفه |