Zavallı babası onunla beraber orada olmayan parasını harcayıp kilometrelerce yol gitti. | Open Subtitles | ووالده المسكين باقٍ هنالك معه وينفق الأموال التي لايملكها ويقطع الأميال للقيام بذلك |
Bak, onun DNA'sı benimkinde olmayan özelliklere sahip. | Open Subtitles | انظري ، ان حمضه النووي له خصائص لايملكها الحمض النووي الخاص بي |
olmayan arabamızla mı gideceğiz? | Open Subtitles | بالسيارة التي لايملكها أحدنا ؟ |
Hakkı olmayan bir toprağı almaz. | Open Subtitles | انه لن يأخذ أراضي مسروقة لايملكها |
Malcolm yüzüne yakın bir şekilde... bende olup da onda olmayan pizzayı... yememden hoşlanmıyor. | Open Subtitles | مالكوم) ، لايحبني أن) أأكل بالقرب من وجهه مع البيتزا التي لديّ والتي لايملكها |
Sende onda olmayan şeyler var. Değil mi? | Open Subtitles | لديك أمور لايملكها هو، حسناً؟ |
Bende de Tıngırtı'da olmayan yetenekler vardır. | Open Subtitles | "لدي مواهب لايملكها "الصليل |