Bunu bebeğin günlüğüne yazmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى كتابة ذلك في مذكرات الطفل. |
Haberi ulaştırmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى أخبر باقى الأعضاء |
Ve eve dönmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا أحبك, و لا أستطيع الإنتظار حتى الرجوع إلى المنزل |
Yarışmak için can atıyorum. Ortalık yıkılacak. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى يمكنني الإنطلاق سوف يكون هذا رائعاً |
Gördüğün gibi sonraki yaşamına kadar bekleyemem. | Open Subtitles | كما ترى، أنا لا أستطيع الإنتظار حتى الحياة القادمة |
Başka bir adamın başına kalmasını dört gözle bekliyorum. Peki ya sen Don? | Open Subtitles | أقول لك, لا أستطيع الإنتظار حتى تصبح تلك الفتاة بـ ذمّة رجلُ آخر |
Tanrım, onun kıçını tekmelemeyi sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | يا إلهى ، لا أستطيع الإنتظار حتى أوسعه ضرباً |
Ve eve dönmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا أحبك, و لا أستطيع الإنتظار حتى الرجوع إلى المنزل |
Harika bir kızın var. Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لديك فتاة كبيرة هناك لا أستطيع الإنتظار حتى أراها بنفسي |
- Çok teşekkür ederim. Jamie'nin güzel bir fotoğrafını çekmek için sabırsızlanıyorum... olmayan kameramla tabi. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى التقط صورة رائعة لجيمي |
Tamam mı? Adamım, pazar günü için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | يا رجل, لا أستطيع الإنتظار حتى يوم الأحد أخيراً |
Abi, herifi mort etmeni dinlemek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | يا صاح, لا أستطيع الإنتظار حتى تضع هذا الأحمق فى مكانه |
Ve her birinizin hayatının bir parçası olmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | و لا أستطيع الإنتظار حتى أصبح جزءا من حياة كل فرد هنا |
Gelecek yıl hepinizin Vietnam'a gitmesi için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى العام القادم عندما تكونون جميعكم في فييتام |
Planın işe yarıyor çünkü okula dönmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | . لأنني لا أستطيع الإنتظار حتى أعود للمدرسة |
Bunu günlüğüme yazmak için sabırsızlanıyorum. Günlüğe konu olacağım. | Open Subtitles | حسناً ، لا أستطيع الإنتظار حتى أقوم بكتابة ذلك في مذكراتي |
Downton benim için yeterince rahat. Geri almak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | دوان تاون" مريحة بمايكفي لي" لا أستطيع الإنتظار حتى استعيدها |
Sonunda seninle tanışacağım için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أستطيع الإنتظار حتى أقابلكِ أخيراً |
Seni görmek için sabırsızlanıyorum. Seni % 1000 seviyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى أراك أحبك ألف بالميه |
Arayı kapatıp neler olup bittiğini duymak için can atıyorum ama tüm gün hastalarım var. | Open Subtitles | حسناً أتعلمين لا أستطيع الإنتظار حتى أستمع لكل ذلك لكن لدي مرضى طوال اليوم |
Chandler'a söylemek için can atıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى أخبر (تشاندلر). |
Mahkemelerin sonuçlanmasını bekleyemem, Lütfen yardım edin. | Open Subtitles | رجاء، أنا لا أستطيع الإنتظار حتى تقوم المحاكم بتنظيم ذلك |
Bu çocuğu elime geçirmeyi dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى أضع يدي على ذلك الفتى |
Tanrım, onun kıçını tekmelemeyi sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | يا إلهى ، لا أستطيع الإنتظار حتى أوسعه ضرباً |