"لا أظن أنك" - Translation from Arabic to Turkish

• olduğunu sanmıyorum
• sanmam
• hiç sanmıyorum
• olduğunu düşünmüyorum
• pek sanmıyorum
• da sanmıyorum
• zannetmiyorum
• ettiğini sanmıyorum
• düşünmüyorsundur herhalde

İlişkimdeki sorunları anlatmam için en isabetli kişinin sen olduğunu sanmıyorum.
أتعرف، لا أظن أنك أفضل واحد لأتحدث معه عن صعوبات علاقتي

şu anda başka bir yere gitme durumunda olduğunu sanmıyorum
لا أظن أنك بحالة تسمح لك بالذهاب إلى أي مكان

Bir alisveris merkezinde guvenlik muduru olarak pek mutlu olacagini sanmam.
لا أظن أنك ستجد الرضا بتسيير حراس أمن في مركز تجاري.

hiç sanmıyorum, gerçekten bilseydin şu anda bu kadar morali bozulmazdı.
لا أظن أنك تعرف, لأنك لو كنت كذلك ما كانت لتكون مكتئبة جداً الآن

Dostun gibi yalnız bir insan ya da melek olduğunu düşünmüyorum.
لا أظن أنك تملك بشرياً أو ملائكياً واحداً كصديقٍ لك

Bundan hoşlanacağını pek sanmıyorum.
لا أظن أنك سترغب به

Sadece kendini kandırıyorsun. Bunu yaptığını da sanmıyorum.
أنت لا تخدع أحد ، بل نفسك أنا لا أظن أنك هكذا، حتى لو تظاهرت بذلك.

Virgil' in çok fazla yarış kazanacağını zannetmiyorum.
فيرجل لا أظن أنك ستتمكن من الفوز بسباقات كثيرة

Scott, içinde bulunduğumuz araba takibini idrak ettiğini sanmıyorum.
سكوت" لا أظن أنك تفهم" مفهوم المطارده هنا

Şu bulutların da pamuk yığını gibi gözüktüğünü düşünmüyorsundur herhalde?
لا أظن أنك ترى ذلك و كأنها قطعة قطن كبير ؟ !

Ben O iş bulma fazla sorun olacak olduğunu sanmıyorum.
تعليمن لا أظن أنك ستجدين . صعوبة بالحصول على ذلك العمل

# İçimde bir şeyin "Yeterince güçlü... # # ...olduğunu sanmıyorum." dediğini duyuyorum. #
يمكنني أن أشعر بشيء في صدري يقول لا أظن أنك قويٌ بما يكفي .. لا

# İçimde bir şeyin "Yeterince güçlü... # # ...olduğunu sanmıyorum." dediğini duyuyorum. #
يمكنني أن أشعر بشيء في صدري يقول لا أظن أنك قويٌ بما يكفي ..

Bence oraya kadar zorlayacağımız grup burası olduğunu sanmıyorum.
لا أظن أنك يجب أن تحاجج بهذه الفكرة أمام هؤلاء القوم

Bunun arkasına saklayacağını sanmam. Bu taktiği filmlerde çok gördük.
لا أظن أنك تخفى خزينتك خلفها لقد رأيت ذلك فى الكثير من الأفلام

Şu bagajına bir bak istersen. Havaalanına gittiğini hiç sanmam.
عفوا أنظر إلى حقيبتك لا أظن أنك ذاهب بها إلى المطار

Uzun bir zaman için eve gidebileceğini hiç sanmıyorum.
إنني لا أظن أنك ستعود إلى بيتك قبل مدة طويلة للغاية.

Sağ ol, fakat beni grubunda isteyeceğini hiç sanmıyorum.
شكراً ، لكن لا أظن أنك تريدني في عصابتك

Ben senin çılgın olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden buradayım zaten.
لا أظن أنك مجنون لهذا السبب أنا هنا

On altıncı kez söylüyorum: Hayır, takıntılı olduğunu düşünmüyorum!
للمرة السادسة عشر ، لا أظن أنك إستغلالي

Bunu yapmak istediğini pek sanmıyorum, evlat.
هيا! لا أظن أنك تريد فعل هذا يا بنيّ

Bu olası kötü adamın ne yaptığını sorduğunu da sanmıyorum.
لا أظن أنك سألت عما فعله هذا الشاب

Bir oğlu var. Onu daha önce gördüğünü zannetmiyorum.
لديها إبن لا أظن أنك قابلتيه قبلاً

Senin için ne kadar çok çalıştığımı fark ettiğini sanmıyorum.
لا أظن أنك مدرك كم هو صعب العمل لديك