Bilmem gereken ama bilmediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هنالك أشياء كثيرة أعتقد أن عليّ أن أعلمها لكنني لا أعلمها. |
Spontaneydi, tutarsızdı, bilmediğim | TED | كانت ناقصة و متناقضة، وكان هناك العديد من الأشياء التي لا أعلمها. |
Biliyorsun, kendi hakkımda bilmediğim birkaç şey var ama melek olmadığımdan eminim. | Open Subtitles | تعلم أنه هناك أمور قليلة لا أعلمها عن نفسي لكن.. لكني متأكدة بأني لست ملاك |
Benim bile bilmediğim, uzun zaman önce unutulmuş bir lisanda yazılmış. | Open Subtitles | لقد كُتب بلغة باتت في طي النسيان ، منذ زمن طويل بلغة حتى أنا لا أعلمها |
Senin hakkında bilmediğim hâlâ çok fazla şey var. | Open Subtitles | أتعلمين , هناك الكثير من الأشياء التي لا أعلمها عنكِ |
- bilmediğim şeyleri söylemeyi bırakmaya ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك في التوقف عن إخباري بأشياء لا أعلمها ؟ ـ ما رأيك في ذلك ؟ |
bilmediğim bir şeyi soruyordum. | Open Subtitles | فقط كنت أسألك عن أشياء لا أعلمها |
Bunları Bay Sportello'ya vereceğim ve bilmediğim bir istek ya da arama emri varsa bundan böyle bilmek de istemiyorum. | Open Subtitles | سأسلمك هذه, يا سيد (سبورتيلو) وطالما لا توجد أي مطالبات أو تحذيرات لا أعلمها فإنك لن تستمع إلى هذا مجدداً |
bilmediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هُناك الكثير من الأشياء التى لا أعلمها |
bilmediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | يوجد العديد من الأشياء التى لا أعلمها |
Ama bilmediğim şeyler de var. | Open Subtitles | لكنّ ثمّة أشياء لا أعلمها |
Onun hakkında bilmediğim şeyler var. | Open Subtitles | أنه يوجد أمور لا أعلمها عنه |