Bir adamı kendi kuzeni ile kendine getiren birine borçlu değilsin. | Open Subtitles | أنت لا تدينين لواحدة زوجت شاب من ابنة خالته |
Bill... - İstediğim yalnızca... - Bana hiçbir lanet şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | ـ بيل ، لقد أردت فقط ـ أنت لا تدينين لي بأى شئ |
Hayır, tatlım. Bu küfür için bana borçlu değilsin. | Open Subtitles | لا يا عزيزتي أنتِ لا تدينين لي بشيء هذه المرة |
-Bill, senden... -Bana hiç bir borcun yok. | Open Subtitles | ـ بيل ، لقد أردت فقط ـ أنت لا تدينين لي بأى شئ |
Ona teşekkürden başka bir borcun yok. Şu anda yapmamız gereken, hayatta kalmak, | Open Subtitles | أنتِ لا تدينين له سوى بشكر الاشياء التي يجب أن نفعلها الآن للنجاة فحسب.. |
O zaman bana bir iyilik borcun yok. | Open Subtitles | أظنّك لا تدينين لي بذلك الصنيع إذاً |
Union Pacific'in şantiye müdürünü görevini yaptığı ve polis şefinin katilini cezalandırdığı için suçlamıyorsunuz herhalde? | Open Subtitles | حسنا، بالتأكيد أنتِ لا تدينين كبير المهندسين. من، "يونين باسيفك"، لأداء واجبه. ومعاقبة قاتل قائد الشرطة لديه. |
İfademi değiştirdim çünkü yapılması gereken doğru şey buydu. Bana borçlu değilsin. | Open Subtitles | لقد أفسدتُ جلسة الإستماع لأنه كان الأمر الصائب للقيام به، لا تدينين لي بأيّ شيء |
Ona hiçbir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | أنت لا تدينين لذلك الرجل أيّ شيء |
Hayır, borçlu değilsin. Şimdi peşini bırak bu işin. | Open Subtitles | لا ، لا تدينين له عليك ترك الامر |
Onu bu kadar korumanı gerektirecek bir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | أنت لا تدينين له بشيء وأقل شيء حمايتك |
Bana hiçbir şey borçlu değilsin. Biliyorum. | Open Subtitles | ـ أنت لا تدينين لي بأيّ شيء ـ أعلم |
Victoria'ya hiçbir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | أنتِ لا تدينين لفكتوريا بأي شيء |
Bu aileye hiçbir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | انتي لا تدينين لهذه العائلة بأي شيء |
Ve sen de bana bir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | و أنت لا تدينين لى بشئ |
- Ona hiçbir borcun yok. | Open Subtitles | أنت لا تدينين له بشيء بلى |
Bana bir iyilik borcun yok! | Open Subtitles | أنت لا تدينين لي بأي شيء |
Bana borcun yok. | Open Subtitles | لا تدينين لي بأي مال |
Bak, istemiyorsan cenazeye gitmek zorunda değilsin. Frankie'ye bir borcun yok. | Open Subtitles | انظري ليس عليكِ الذهاب للجنازة إن كنتِ لا تريدين، أنتِ لا تدينين (لفرانكي) بشيء |
Ben senden çok daha kötü durumdayım İskoç cadısı. Senin en azından adı Piggy Gonzalez olan 45 yaşında bir bahisçiye borcun yok. | Open Subtitles | أنا أكثر ضياعاً منكِ أيتها الاسكتلندية المثيرة، أنتِ لا تدينين لوكيلة مراهنات تدعى (بيجي جونزاليس) 45 دولار |
Union Pacific'in şantiye müdürünü görevini yaptığı ve polis şefinin katilini cezalandırdığı için suçlamıyorsunuz herhalde? | Open Subtitles | حسنا، بالتأكيد أنتِ لا تدينين كبير المهندسين. من، "يونين باسيفك"، لأداء واجبه. ومعاقبة قاتل قائد الشرطة لديه. |