Onun yanında bir sürü ceset bulmamızın da sana verilen işle bir ilgisi yok, öyle mi? | Open Subtitles | والعثور على كل هذه الجثث وهو في وسطهم لا علاقة له بمهتك التي جئت من اجلها؟ |
Ve bunun eve kapatılıp Scott'ı görememenle bir ilgisi yok öyle mi? | Open Subtitles | وهذا لا علاقة له بحقيقة أنك معاقبة ولا يمكنك رؤية "سكوت" ؟ |
Onun bu işle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | أنا أؤكد لك أيها المحقق بأنه لا علاقة له بذلك |
Bunun politikayla, silahlarla ya da savaşla hiçbir alakası yok. | Open Subtitles | و هذا لا علاقة له لا بالسياسة و لا الجيوش و لا القتال |
1920 Dahiliye soruşturması demek benim doldurmayacağım, çünkü Walker'ın bununla alakası yoktu. | Open Subtitles | 1920 هو نموذج شكوى من الشؤون الداخلية والذي لم أقم بإصداره لأن " وولكر " لا علاقة له به |
İşin aslı tek eşliliğin aşkla hiç alakası yok. | TED | الواقع أن الزواج الآحادي لا علاقة له بالحب |
Hayır tatlım. İçimden bir ses konunun işle ilgili olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | لا، يا حبى شيء ما يقول لي إن هذا لا علاقة له بالعمل |
Lee Hyun Woo, her kimse, seninle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لي هيون وو، اي من كان , انه لا علاقة له بك |
Bunun çocuklarınla bir ilgisi yok. Seninle ilgisi var. | Open Subtitles | الأمر لا علاقة له بأطفالكِ، بل بكِ أنتِ. |
Bunun çocuklarınla bir ilgisi yok. Seninle ilgisi var. | Open Subtitles | الأمر لا علاقة له بأطفالكِ، بل بكِ أنتِ. |
- Mantığın bununla bir ilgisi yok. Asıl sorun özgür irade. | Open Subtitles | المنطق لا علاقة له بهذا، الإرادة الحرة هي المشكلة |
Kardeşimin bununla hiç bir ilgisi yok. Onu rahat bırak. | Open Subtitles | أخي لا علاقة له بكل هذا, دعه خارج الموضوع |
İtiraz ediyorum! Bunun bu davayla hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | اعتراضهذا لا علاقة له بمجريات هذه المحاكمة |
CIA'yle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | انه لا علاقة له بوكالة المخابرات المركزيه |
Senin o arabanın içinde yaptıklarının işle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | ما تفعله وراء عجلة القيادة لا علاقة له بالمال. |
Bakışlarının bununla hiçbir alakası yok mu diyorsun? | Open Subtitles | هل أنت متأكدة من أن مظهرك لا علاقة له بذلك ؟ |
Şansla mansla alakası yoktu. | Open Subtitles | لأننا أوقفنا في الماء الحظ لا علاقة له |
Öncelikle şansın bu işle hiç alakası yok. | Open Subtitles | حسناً، قبل أى شىء الحظ لا علاقة له بهذا. |
Çünkü gitmeden önce bunun tehlikeli olduğunu benimle veya öpüştüğümüzü gösteren o fotoğrafla ilgili olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | لأنه قبل أن يغادر قل أن الأمر خطير أن الأمر لا علاقة له بي أو به أو تلك الصورة الغبية لقُبلَتِنا |
Üstelik, bunun diğer ölümlerle herhangi bir alâkası yok. | Open Subtitles | بجانب، أن هذا لا علاقة له بالوفيات الأخرى |
Davacının cinsel yaşantısının dava ile ilgisi yok, Sayın Hâkim. | Open Subtitles | أعترض تاريخ علاقاتها لا علاقة له سيادتكم |
Pilav. Dinle hiç ilgisi yok. Tanrı'yla hiç ilgisi yok. | Open Subtitles | الأرز ليس له علاقة بالدين لا علاقة له بالرب |
Hayır, bu barbekü ile ilgili değil yada seninle çıkmak isteyen çocuk değil. | Open Subtitles | لا، فالأمر لا علاقة له بحفل الشواء أو ذلك الرجل الذي طلب منكِ الخروج للعمل معه |
Çünkü çeşitliliğin sizinle alakası olmadığını düşünebilirsiniz, fakat hepimiz bu sistemin bir parçasıyız ve bizler çözümün bir parçası olabiliriz. | TED | لأنك قد تعتقد أن التنوع لا علاقة له بك، ولكننا جميعاً جزء من هذا النظام ويمكننا جميعا أن نكون جزءا من ذلك الحل. |