"لا وجود" - Translation from Arabic to Turkish

    • falan yok
        
    • diye bir şey yok
        
    • yoktu
        
    • diye bir şey yoktur
        
    • yokmuş
        
    • olmadığı
        
    • olmaz
        
    • olmayacak
        
    • diye biri yok
        
    • iz yok
        
    • yer yok
        
    • olmayan
        
    • olmadığını
        
    Eğer kurallara göre yapsaydık, ki kural falan yok, hiçbir şey yapılmayacaktı. Open Subtitles لو أتبعنا القواعد الموجودة بالكتب، و التي لا وجود لها من الأساس.
    - Hayalet diye bir şey yok, canım. - Dedem, hayaletler olabilir diyor. Open Subtitles ـ لا وجود للأشباح، يا عزيزتي ـ يقول جدي بإن بوسعك إحضار الأشباح
    Sen ona vurduktan sonra hastanede çekilen röntgeninde kırık yoktu. Open Subtitles بعد أن ضربتِه أخذ المشفى أشعة سينية، لا وجود لكسر
    Hayır, dostum. Ev yapımı çirkin mum diye bir şey yoktur. Open Subtitles مستحيل يا رجل ، لا وجود لشمعة بشعة من صنع منزلي
    Böyle biri hiç yokmuş gibi, Hamptons'taki ailesi de bulunamadı. Open Subtitles وكأن لا وجود هذا الرجل، الوالدين في هامبتونز لا سواء.
    Bu, çoklu evrenin var olmadığı anlamına gelmiyor. TED ذلك لا يعني أن الكون المتعدد لا وجود له.
    O olmazsa, evlilik olmaz. O olmazsa, diplomasi de olmaz. Open Subtitles بدونه, لا وجود للزواج وبدون الزواج, لا وجود للدبلوماسية
    Yani kurtarma girişimi olmayacak. Pazarlık yapılmayacak. Görev için teşekkür bile almayacaksın. Open Subtitles وهذا يعني لا وجود لمحاولات إنقاذ ولا مفاوضات ولا حتي أعتراف بخدماتك
    Rose Tyler diye biri yok. Hiç doğmamışım. Open Subtitles لا وجود لروز تايلر لم أولد من الأساس
    -Hanson'ın arabası ama Hanson'dan iz yok ama bir kayıt buldum. Open Subtitles انها سيارة هانسن ولكن لا وجود له لكني وجدت شريط
    Zihnimde canlanan anı falan yok. Kanlar içinde kaybolmuş bir oğlan Open Subtitles لا وجود لومضات من الذاكرة هنا" "لا وجود لصبيّ مضرّج بالدماء
    Neden falan yok. O, askerlerin adını kötüye çıkaran bir yüz karası. Open Subtitles لا وجود للأسباب، إنّه عار على الرجال ويشوّه صورة الجنود
    Dosyasının içindeki tek şey buydu. Seans notu, vaka raporu fotoğraf falan yok. Open Subtitles , هذا كان كلّ ما هو موجود في ملفه لا وجود لملاحظات للجلسات , ولا تقارير عن الحادث
    Bu oyunda mutlu son diye bir şey yok, dostum. Open Subtitles لأن لا وجود للنهايات السعيدة في تلك اللعبة يا رجل
    Herkesin inandığının aksine, sıfır risk diye bir şey yok. TED فخلافاً للاعتقاد الشائع، فانعدام الخطر لا وجود له.
    Başka bir uçağın jet akımına yakalanırsanız olur ama yakınlarda uçak yoktu. Open Subtitles الدخول في التيار النفاث لطائرة أخرى ولكن لا وجود لطائرة أخرى بالقرب
    Roma İmparatorluğu güneye doğru gelişirken, İskandinavların küçük yerleşim yerleri vardı fakat merkezi hükûmetleri ve sikkeleri yoktu. TED بينما كانت الإمبراطورية الرّومانية تتوسع جنوباً، كان للفايكينغ مستوطنات صغيرة، لا وجود لحكومة مركزية ولا عملة.
    Margareth Thatcher'ın meşhur sözünde: "Toplum diye bir şey yoktur." TED وقد سبق وأن قالت مارغاريت تاتشرر أنه لا وجود لشيء يشبه المجتمع
    Tanrı diye bir şey yoktur.. Sadece ben varım.. tanrı senin ruhunu affetsin. Open Subtitles لا وجود للرب اما انا فموجود لعل اللة يرحمك
    Sanki ölüm yokmuş gibi davranarak insanları, özellikle de sevdiğimiz küçük insanları güvende tutamayız TED إن الأمر ليس بالادعاء أن الموت لا وجود له وأننا نحافظُ على الناس، ولا سيما الصغار منهم الذين نحب، في أمان.
    Ancak üzüntünün olmadığı bir dünya görüşünde üzüntülü bir durum yok mudur? TED لكن هل هناك أمر محزن حول عالم لا وجود للحزن فيه؟
    Sadakat olmadan krallık olmaz! Hiçbir şey olmaz! Open Subtitles فبدون الولاء لا وجود للملكة، ولا وجود لأي شيء
    Eğer bunu yapacaksam benim dizim olacak yada hiç olmayacak. Open Subtitles إذا كنت سأقوم بهذا سيكون برنامجي أنا او لا وجود لبرنامج
    Sadece dinle, Kaptan Endüstri diye biri yok. Open Subtitles أنصت فحسب , كابتن "اندستري" هذا لا وجود له
    Evi kontrol ettik. İşkence odasından ya da oğuldan iz yok. Open Subtitles لقد تفقدنا المنزل لا وجود لغرفة التعذيب او الابن
    Kuran'da masumları öldürenler ve intihar edenlere yer yok. Open Subtitles لا وجود لقتل الأبرياء والانتحار في القرآن.
    Yenilikçi ilaç çalışmalarını daima en büyük problemlerin olduğu yere yönlendiren bir tür makine gibi işler. Buna belki de henüz mevcut olmayan hastalıklar da dâhil. TED إنه نوع من الآلة التي توجه الابتكار الصيدلاني إلى حيث لدينا أعظم المشاكل، ربما لأمراض لا وجود لها حتى الآن بعد.
    Bu tek tanrı bütün insanların eşit olduğunu ve kimsenin köle olmadığını söylüyor. Open Subtitles هذا الرب الواحد يقول أن جميع الناس سواسية و أنه لا وجود للعبيد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more