Zıplamak bir işe yaramıyor! Acı biraz gidiyor ama hemen geri geliyor! | Open Subtitles | القفز لا يجدي نفعاً، أعني إنه يفيد لوهلة، لكنه لا يحسن الوضع. |
Stres ve kaygının kaynağını araştırma. Sakin kafayla düşünmeye çalışıyorum. İşe yaramıyor. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أكون ذات عقليّة منفتحة حسناً , لكنّه لا يجدي |
Görünen o ki, bu da her zaman işe yaramıyor. | TED | ثم يتبين أنه أيضاً لا يجدي نفعأ دائماً. |
Ben bizim için çalışmak istiyorum,senin için ama, bak, lütfen, olmuyor işte. | Open Subtitles | أريد العمل معنا، أريد العمل معك لكن بحقك، هذا لا يجدي نفعا |
Birbirimize güvenmezsek, bu ilişki yürümez. | Open Subtitles | إنّ ذلك لا يجدي لو لم نثق ببعضنا. |
Projenin yarısına gelindiğinde, şüpheciler dedi ki "Bu yürümüyor. Genom projesinin yarısına geldiniz ve projenin yüzde birini bitirdiniz." | TED | وفي نصف مشوار المشروع، قال المشككون هذا لا يجدي. لقد مضى نصف المشروع وقد أنهينا واحد في المائة فقط من المشروع |
Anladım ki dilek olayı işe yaramıyor. | Open Subtitles | وبعدها أدركت أن طلب تحقيق الأمنيات , لا يجدي |
Ne olacağını düşündüğümü bilmiyorum ama hepimiz hemfikiriz ki bu işe yaramıyor, çok fazla çaba ve zaman gerektiriyor. | Open Subtitles | لا ادري ماذا ظننت عن لكنني اظن إننا نتفق إن هذا لا يجدي نفعاً لذا نحن متعادلين |
Bana bağırmak için sana para ödediğime memnunum ve aptal olduğumu söylediğin için, ama hiçbir işe yaramıyor. | Open Subtitles | وقد تمتعت حقا بدفع لك و الصراخ في وجهي وتقول لي احمق ، لكن هذا لا يجدي |
Dinle, beni buraya neden yolladığını anlıyorum, ve beni kariyerimin her adımında izleyip yönelttin, ama bu hiç işe yaramıyor. | Open Subtitles | اسمع، أنا أعلم لم أرسلتني إلى هنا ولقد كنت مرشدي في كل خطوة في حياتي المهنية ولكن هذا الوضع لا يجدي |
Albuterol işe yaramıyor. Hasta kan öksürmeye başladı. | Open Subtitles | الألبوتيرول لا يجدي بدأ المريض يسعل دماً |
Laf sokarak beni ayartmaya çalışmaktan vazgeç. İşe yaramıyor. | Open Subtitles | توقفي عن التقرب مني بأن تكوني لئيمة تجاهي , هذا لا يجدي نفعاً |
Kelimeler olmadan iletişim kurmaya çalıştım ama işe yaramıyor. | Open Subtitles | كنت أحاول التواصل بدون كلمات، لكنه لا يجدي نفعًا. |
Onu nasıl iyileştireceğimi söyle. Vampir kanı işe yaramıyor. | Open Subtitles | أخبرني كيف أعالجها فحسب دم مصّاص الدماء لا يجدي |
İşe yaramıyor, hiç iyi hissettirmiyor ve beni iyi hissettiren tek şey kan! | Open Subtitles | الأمر لا يجدي تفعا لا يشعرني بالتحسن قط والشئ الوحيد الذي يشعرني بالتحسن هي الدماء |
Sana üzülmem için uğraşıyorsan işe yaramıyor. | Open Subtitles | إن كنت تحاول إشعاري بالأسف عليك، فهذا لا يجدي. |
Sana üzülmem için uğraşıyorsan işe yaramıyor. | Open Subtitles | إن كنت تحاول إشعاري بالأسف عليك، فهذا لا يجدي |
Sokaklarda yaptıkların, Red, işe yaramıyor. | Open Subtitles | كل شيء تفعله في الشوارع يا أحمر، لا يجدي نفعاً |
bu tam olarak yardımcı olmuyor bana. | Open Subtitles | ولكن الأمر لا يجدي نفعاً , في حين أنني في كل رشفة |
Burada yürümez. | Open Subtitles | هذا لا يجدي نفعاً هنا |
- Evet ama işler o şekilde yürümüyor. | Open Subtitles | .أجل , حسنٌ , إنّ الأمر لا يجدي كذلك |