"لا يضطر" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorunda kalmasın
        
    • zorunda kalmadı
        
    • zorunda kalmayacak
        
    • uğraşmıyor
        
    • zorunda değildir
        
    • konuşmak zorunda kalmasa
        
    Ona sırf merdiven çıkmak zorunda kalmasın diye zemin katta oldukça geniş bir hücre ayarladım. Open Subtitles لقد وضعتة فى زنزانة كبيرة فى الدور الارضى حتى لا يضطر ان يستعمل السلالم
    Genelde, başka insanlar düşünmek zorunda kalmasın diye. Open Subtitles بشكلٍ عام، لكي لا يضطر لأن يفعل ذلك الآخرين
    Bu durum bizi birbirimize ve evimize bağladı böylece kendi duygusal güvensizliği ile hiç hesaplaşmak zorunda kalmadı. Open Subtitles حول معنى وجود منزل هذا ما جلعله يرتبط بنا و ببيتنا بحيث لا يضطر إلى التعامل
    Böylece hem kaçırma işi kolaylaştı hem de arkadaşını vurmak zorunda kalmadı. Open Subtitles وحتى لا يضطر لإطلاق النار على صديقه
    Gelecek sefer babam bayıldığında kimse camı kırmak zorunda kalmayacak. Open Subtitles سأتركه مفتوحاً حتى لا يضطر أحد لكسر نافذة للدخول لو أغمي على أبي مرة أخرى
    Böylelikle patronlarına açıklamak zorunda kalmayacak Open Subtitles حتى لا يضطر ان يخبر رؤسائه أنت سرقت الكولومبيين؟
    Bununla Frankie uğraşmıyor. Open Subtitles لا يضطر (فرانكي) للتعامل (معه.
    Kimse kent merkezine gitmek zorunda değildir. Gitmeliyim. Open Subtitles لا يضطر احد لذهاب الى وسط المدينة- يجدر بي الذهاب-
    Biliyorum, ama birazcık sesini kıssak da... çocuklar bağıra çağıra konuşmak zorunda kalmasa ha? Open Subtitles انا أعلم, و لكن هل من الممكن بعد اذنك ان نخفضها قليلا حتي لا يضطر الفتيان هنا للصياح؟
    Ben de şimdi bütün bu hikâyeyi Emmett motorunu satmak zorunda kalmasın diye uydurduğunu öğrendim. Open Subtitles والآن أكتشفتُ بأنها أختلقت هذه القصة كلها لكي لا يضطر (أيمت) ليبيع دراجةُ
    Major olmak zorunda kalmasın diye ondan deney faresi olmasını istiyorsun. Open Subtitles أنت تطلب منه أن يكون خنزير تجارب حتى لا يضطر (مايجر) لذلك
    Öldürmek zorunda kalmasın diye öldürdüm. Open Subtitles قتلتُ لكي لا يضطر للقتل
    Şu halini görmek zorunda kalmadı çok şükür. Open Subtitles حتى لا يضطر لرؤية هذا
    Tek istedikleri yeteri kadar personel olması böylece kimse 15 saat vardiyadan sonra çalışmak zorunda kalmayacak. Open Subtitles لقد تبيّن أنّ كل ما يريدونه هو عدد كافٍ من العاملين حتّى لا يضطر أحدٌ أن يعمل أكثر من 15 ساعة مجددًا
    Biraz para buldum böylece Emmett motorunu satmak zorunda kalmayacak ben de bunu ona haber vermek istedim. Open Subtitles حصلتُ على بعض المال حتى (إيميت) لا يضطر لبيعُ دراجته وأردتُ فقط ان اعلمهُ بذلك
    Gaudio uğraşmıyor. Open Subtitles لا يضطر (جوديو.
    Birçok karanlık varlığın, Kleynach formunu kullandığı açık çünkü Kleynach, büyüyle getirilmeye bel bağlamak zorunda değildir. Open Subtitles الكثير من الكيانات المظلمة تستخدم شكل (الكلايناش) للظهور (الكلايناش) لا يضطر إلى أن يعتمد على السحر
    Biliyorum, ama birazcık sesini kıssak da... çocuklar bağıra çağıra konuşmak zorunda kalmasa ha? Open Subtitles انا أعلم, و لكن هل من الممكن بعد اذنك ان نخفضها قليلا حتي لا يضطر الفتيان هنا للصياح؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more