Onunla konuşamazsın. O sen ya da arkadaşların gibi değil. | Open Subtitles | لا يمكنك التحدث إليه إنه ليس مثلك أو مثل زملائك |
Zor bir zamandan geçtiğinin farkındayım ama hemşirelerle o şekilde konuşamazsın. | Open Subtitles | أعلم أنه وقت عصيب، لكن لا يمكنك التحدث مع الممرضات هكذا. |
Hayır, bak, benimle artık bu şekilde konuşamazsın Beni düşünmüyorsan Küçük arkadaşının ve hasta yumurcağının öleceğini düşün! | Open Subtitles | كلا لا يمكنك التحدث معي هكذا لأنه لولا وجودي صديقك الصغير والمجنونة كانوا سيموتون |
Neler olup bittiği hakkında evdekilerle konuşabildiğin halde neden benle konuşmuyorsun? | Open Subtitles | كيف يمكنك التحدث الى شركاء الغرفة ولكن لا يمكنك التحدث معي ؟ |
- Kocam Del ile hiç tanışmadın. - Anlıyorum. konuşamıyorsun. | Open Subtitles | ـ لم تلتقي بزوجي ديل ـ يبدو وأنه لا يمكنك التحدث الآن |
Yalnızken onunla konuşamazsınız. Daha 16 yaşında. | Open Subtitles | لا يمكنك التحدث معها وحدها إنها بعمر 16 عاماً |
Bu şekilde konuşamazsın Barbara, çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız. | Open Subtitles | لا يمكنك التحدث هكذا نحن في فترة الكلام التافه |
Bir yabancıyla bu şekilde konuşamazsın. | Open Subtitles | عن سلوك صاحبي لا يمكنك التحدث هكذا لأحد الغرباء |
Hey, benimle öyle konuşamazsın. Bu evin erkeği hala benim. | Open Subtitles | لا يمكنك التحدث لي هكذا فلازلت رجل هذا المنزل |
Bir daha bunu duymak istemiyorum! Böyle konuşamazsın! | Open Subtitles | لا اريد سماع هذا مرة ثانية لا يمكنك التحدث هكذا |
Bebeğim, Afrikalı prensesimle yalnızca İspanyolca konuşamazsın. | Open Subtitles | عزيزتي, لا يمكنك التحدث بالاسبانية إلى أميرتي الأفريقية الصغيرة |
Demek istediğim, eskiden nasıl yakın olduğunu konuşamazsın. | Open Subtitles | أقصد.. لا يمكنك التحدث عن كيف كنا قريبين من بعض |
Eskiden ne kadar yakınken şimdi olmadığınızı konuşamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك التحدث عن عدم قربنا من بعض الآن |
Hayır konuşamazsın yada hareket edemezsin.Deneme bile. | Open Subtitles | لا، لا يمكنك التحدث أو التحرك. لا تحاول حتى. |
Kendi iyiliğin için. Avukatımızla konuşamazsın. İçip saçmalıyorsun. | Open Subtitles | لمصلحتك، لا يمكنك التحدث مع المحامية، أنت تشربين وتتفوهين بأقوال حمقاء |
Burada onunla konuşamazsın. | Open Subtitles | على أية حال، لا يمكنك التحدث إليه من هنا |
Nasıl oluyor da ev arkadaşlarınla konuştuğun halde benimle konuşmuyorsun? | Open Subtitles | كيف يمكنك التحدث الى شركاء الغرفة, ولكن لا يمكنك التحدث معي ؟ |
Neler olup bittiği hakkında evdekilerle konuşabildiğin halde neden benle konuşmuyorsun? | Open Subtitles | كيف يمكنك التحدث الى شركاء الغرفة ولكن لا يمكنك التحدث معي ؟ |
Hemen şunu kesiyorsun. Benimle böyle konuşmuyorsun. | Open Subtitles | الآن توقف، لا يمكنك التحدث معي بهذه الطريقة |
Doğru dürüst konuşamıyorsun bile nasıl şarkı söyleyeceksin? | Open Subtitles | كيف ستغني في حين أنه لا يمكنك التحدث حتى؟ |
Ama onunla konuşamazsınız, çünkü hala boğazında tüp var. | Open Subtitles | لكن لا يمكنك التحدث أليه, لا زال لديه أنبوب في قصباته الهوائية. |