"لا يموتون" - Translation from Arabic to Turkish

    • ölmez
        
    • ölmüyor
        
    • Ölmüyorlar
        
    • ölemez
        
    • ölmezler
        
    • ölemezler
        
    • ölmeyecek
        
    Endişelenmeyin. Han Nehri'ne intihar niyetiyle giden on kişiden biri ölmez. Open Subtitles بنسبة عشرة إلى واحد من يجيئون إلى نهر هان بقصد الانتحار لا يموتون
    Dr. Hineman demişti ki: "Ölüler ölmez. Open Subtitles الدّكتورة هينيمان قالت مرة أن الموتى لا يموتون
    Sıkıntınızı anlıyorum ama bu insanlar boş yere ölmüyor. Open Subtitles أفهم ضيقك، لكن هؤلاء الرجال لا يموتون بشكل لا شعور
    - Giles, bu adamlar ölmüyor. - Başım biraz kalabalık. Open Subtitles جايلز، هؤلاء الرجال، إنهم لا يموتون فى الحقيقة أنا مشغول قليلا
    Cylonları öldürmek yeterli değil, çünkü Ölmüyorlar. Open Subtitles بكل بساطة ليس كافياً قتل السيلونز لأنهم لا يموتون
    Senin gibiler tuvalette ölemez. Open Subtitles الرجال امثالك لا يموتون في الحمام
    Eski üçkağıtçılar hiç ölmezler sadece gözden kaybolurlar. Open Subtitles المحتالون القدماء لا يموتون و لكنهم يذبلون شيئا فشيئا
    AyrıIdıktan sonra neden ölemezler. Open Subtitles لماذا لا يموتون ببساطه عندما نتركهم
    En hoşuma giden şey, "Büyük Gün"den sonra insanların artık ölmeyecek olması. Open Subtitles أحببت فكرة أنه بعد اليوم العظيم الناس لا يموتون
    Şehitler ölmez, vatan bölünmez! Open Subtitles الشهداء أبدا لا يموتون لا أحد سيقسّم هذه البلاد أبدا
    Biz, ölümsüz ruhlarla uğraşıyoruz, John. Onlar ölmez. Open Subtitles نحن نعمل مع ارواح خالدة يا جون وهم لا يموتون
    Senin gibi adamlar yataklarında ölmez, cephede düşerler. Open Subtitles رجال مثلك لا يموتون على فراشهم إنهم يموتون في أراضيهم
    Senin gibileri ecelleriyle ölmez. Savaşta çarpışarak ölürler. Open Subtitles رجال مثلك لا يموتون على فراشهم إنهم يموتون في أراضيهم
    Kahramanlar asla ölmez sadece havaya uçarlar. Open Subtitles الجنود القدامى لا يموتون أبدا. انها لاشيئ.
    Senin gibi bir kadın, imkanı yok yalnız ölmez. Open Subtitles لا ، لا ، النساء الذين مثلك لا يموتون وحيدات
    Duvarın dışındaki hastalar ölmüyor. Sebebini bulmamız lazım. Open Subtitles إذا كان الفطريون خارج المبنى لا يموتون فعلينا أن نكتشف السبب
    Ama bunu okuduktan sonra anladık ki sen yangın çıkarınca, insanlar ölmüyor ortadan kayboluyorlar. Open Subtitles لكن بعد قراءة هذا، أدركنا أنه عندما تضرم نارا، الناس لا يموتون بل يختفون، إنهم يهربون
    Doksanlı yaşlarda insan durduk yere ölmüyor. Open Subtitles الأشخاص في عمر التسعين لا يموتون هكذا ببساطة بدون سبب
    Biz hiç ölmeyebiliriz ama onlar da topyekün olarak Ölmüyorlar. Open Subtitles أعني، ربما نحن لا نموت .ولكن بشكل جماعي هم لا يموتون أيضاً
    Onlar şeker, kalp hastalığından, kalp krizinden ya da diğer bulaşıcı olmayan, neredeyse bugün buradaki herkesin ölüm sebebi olacak hastalıklardan dolayı neredeyse hiç Ölmüyorlar. TED تقريبا لا يموتون أبدا بسبب السكر أو أمراض القلب، أو السكتة الدماغية، والأمراض الأخرى الغير سارة التي ستكون السبب في موت معظم من في هذه الغرفة اليوم.
    Ölmüyorlar ama başka biri olup çıkıyorlar. Open Subtitles لا يموتون. لكنهم يتغيرون بعد هذا
    Kesinlikle, Ölümsüzler ölemez. Open Subtitles لحسن الحظ، ان الخالدين لا يموتون
    İnsanlar öylece ölmezler. Hastalanırlar.. ya da bir kaza geçirirler.. Open Subtitles الناس لا يموتون بلا سبب، يمرضون أو يصيبهم حادث أو يُقتلون.
    Dalekler ölemezler. Open Subtitles الداليك لا يموتون
    Belki doğru değil Belki de bütün Kurtarıcılar ölmeyecek Open Subtitles ربّما تكون خطأ وربّما جميع المخلّصين لا يموتون وبذلك...

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more