Özür dilerim, gereksizdi. Üzgün olmak için bir sebep yok. | Open Subtitles | آسف ، إنّه غير عقلاني لا يوجد سبب لتكون حزيناً |
Şimdi, bana ulaşamadığınız durumlar için birbirinize de ulaşmamanız için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | في حالة لم تستطعوا الوصول الي لا يوجد سبب لكي لا تتصلوا ببعضكم |
Herkese Kuzey Kutbu'nu anlatmaya gerek yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لأخبار الجميع عن القطب الشمالى |
Bana neden seni aldığımı sormuştun, ben sana Nedeni yok demiştin. | Open Subtitles | ثم سألتني لماذا اصطحبتك معي وأجبتك أنه لا يوجد سبب لذلك |
Sebebi yok. Sadece korkuyorum. Emin olan sizsiniz. | Open Subtitles | لا يوجد سبب أنا فقط خائفة انت من تبدو متأكدا |
Senin de onlara sahip olmaman için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنعكِ من الحصول على هذه الأشياء أيضاً |
Bu eşli sistemin sınıfın dışına taşınmaması için bir sebep yok. | TED | لا يوجد سبب لترك تعليم الانداد لبعضهم خارج فصول الدراسة |
Yarın Amerika'daki her sınıfta bunun olmaması için bir sebep yok. | TED | لا يوجد سبب لعدم حدوث هذا الشئ في كل فصول الدراسة في أمريكا يوم غدا |
Aslında bu şekilde yaşamına devam etmemen için bir sebep yok. | Open Subtitles | أتعرفى لا يوجد سبب فى ان لا تستمرى فى العيش بالطريقه التى انتى فيها |
Bunun iyi bir zaman olmaması için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | اوه هيا لا يوجد سبب يجعلنا لا نقضي وقت جيد |
Mutluluğu başka birinde bulmamam için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنعني من إيجاد سعادتي مع أحد أخر |
Ortada kendinize serinletici, soğuk bir içki almamanızı gerektirecek hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | هناك ، بالتأكيد لا يوجد سبب يجعلكى لا تحصلي على شراب بارد ومنعش ليشعرك بالهدوء في هذا الطقس المشبع بالبخار |
Başka kimseyi öldürmeye gerek yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لقتل اى شخص هنا و لم يسئ احد اليك. |
Korkmanıza hiç gerek yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لتكونى خائفة أيتها السيدة الصغيرة |
Kendi hayatımı mahvetmiş olabilirim ama onların hayatını da mahvetmeme gerek yok. | Open Subtitles | ربما انا أفسدت حياتي لكن لا يوجد سبب لإفساد حياتهم |
Benim beklediğim gibi onun da 21 yaşına kadar beklemesinin hiçbir Nedeni yok. | Open Subtitles | و لا يوجد سبب لكي تنتظر لغاية سن 21 مثلي |
Sadece yeni kameramı test ediyorum bir Nedeni yok yani. | Open Subtitles | أنا أختبر كاميرتي الجديدة تعلمين، لا يوجد سبب |
Beni sinir etmenin dışında gelmenin Nedeni yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لكي تأتي هنا لكي تعبث معي |
Neden beraber çalışamadığımızın Sebebi yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب واحد يجعلنا لا نستطيع العمل معاً |
-Yaşlı bir profesöre iyilik yapmaktan başka Sebebi yok mu? | Open Subtitles | نعم لا يوجد سبب آخر؟ خدمة لأستاذ قديم فحسب؟ |
Bilirsin, en sol şeritte olmamamız için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لا يجعلنا لا نكون في ممر الطواريء |
Kalmamız için hiçbir neden yok artık amacımı yerine getirdim. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لبقائنا بما أننى قد أنهيت مهمتى |
Seninle arkadaş olabiliriz. Anlayışlı birine benziyorsun, sinirlenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنعنا من أن نكون أصدقاء تبدوا منطقياً و واقعياً |
Akraba olmayan iki kişinin kapması için bir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب منطقي لأن يعاني منه شخصان غير مرتبطين |