İki numaralı emir: "Güneş için yapabileceğim hiçbir şey yok. " | Open Subtitles | عدد الوصية الثانية: لا يوجد شيء يمكنني القيام به حول الشمس. |
Kızgınım ve bundan utanıyorum ama yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أنا غاضب والخجل، لكن لا يوجد شيء يمكنني القيام به حيال ذلك. |
Bay Riley, yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | السيد رايلي، لا يوجد شيء يمكنني القيام به |
Onu sana geri getirmek için yapabileceğim bir şey yok, biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنه لا يوجد شيء يمكنني القيام به لإعادتها إليك. |
Ancak yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ولكن لا يوجد شيء يمكنني القيام به حيالهذاالأمر. |
Alınmaca yok. Ne yazık ki seni kurtarabilmek adına yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | للأسف، لا يوجد شيء يمكنني القيام به لانقاذك |
yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنني القيام به لمساعدتها. |
Onlar için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنني القيام به حيالهم. |
Özür dilerim ama yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أنا آسف، لا يوجد شيء يمكنني القيام به. |
yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنني القيام به |
Efendim memnunluk duyuyorum, ancak yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | رئيسي - سيد... أنا أتعاطف، ولكن لا يوجد شيء يمكنني القيام به. |
Fakat bundan sonra yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لكن حتى ذلك الحين، لا يوجد شيء يمكنني القيام به |
Üzgünüm, yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | أنا آسف. لا يوجد شيء يمكنني القيام به. |
Parayı harcadım yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ...المال صُرف لا يوجد شيء يمكنني القيام به |
Annie, eğer buraya açığa alınmanı tartışmaya geldiysen bu konuda yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | (آني)، إذا كنت هنا لمناقشة توقيفك عن العمل لا يوجد شيء يمكنني القيام به حيال ذلك |
yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنني القيام به. |