Brick'in hediyeleri atılmıştı ve o bunun farkındaydı, bir daha buna müsaade etmeyecekti. | Open Subtitles | حتى الاشياء لبنة لكان في عداد المفقودين، ومعرفة الطوب، وقال انه لم ستعمل ندعه يذهب. |
Dinle, utanç verici bir durum ama Brick'in hatıra eşyalarını bulamıyorum. | Open Subtitles | الاستماع، وهذا هو نوع من محرجة، ولكن أنا لا يمكن العثور على أي من المشاريع لبنة في الفن القديمة. |
Hem onu pencereye şutlayan da Brick. | Open Subtitles | الى جانب ذلك، لبنة هو واحد الذي أرسلها من خلال النافذة. |
Her biri unutulmaz sanat eseri, her biri olduğumuz kişinin duvarında birer tuğla. | TED | كل عمل من تلك الأعمال جزء من فن لا يُنسى, و لبنة في حائط معرفتنا بأنفسنا. |
Ve bir tuğla aldı, bana doğru bağırarak geldi ve sonra tuğlayı tutmayı başardım ve durumu tersine çevirdim. | Open Subtitles | والتقط لبنة وجاء يصرخ علي وتمكنت من اسكات هجماته |
Brick'in bizi getirdiği hal bu ufacık şeyleri aramak. | Open Subtitles | لذلك هذا هو ما لديها لبنة انخفاض لنا علي: استيعاب لالقش. |
Güzel, Brick'e yapılan suçlamalara ironiyi ekleyebiliriz. | Open Subtitles | العظمى. يمكننا السخرية إلى قائمة التهم الموجهة لبنة. |
Yani bu adamlar Brick'i hapisten çıkarmak için tanıkları öldürüyorlar. | Open Subtitles | حتى أنها تقتل الشهود من أجل الحصول على لبنة من السجن، |
Evet, Felicity Fisher ve Anton'un Brick ile bağlantısı olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | شيئا حيال ذلك يشعر مألوفة. نعم. السعادة لم نقول ان فيشر وانطون كانت موصولة مع لبنة. |
Niye bu davaların numaraları Brick'in elinde olsun ki? | Open Subtitles | لماذا لبنة لديك قائمة من هذه الأرقام الحالة؟ |
Brick'in elinde kim bilir ne kadar kanıt var Felicity. | Open Subtitles | لبنة لديها الذي يعرف كيف الكثير من الأدلة، فيليسيتي. |
Brick Glossnerların güldüklerini duyduğunu söylüyor. | Open Subtitles | قال لبنة انه بالتأكيد سمعت Glossners يضحك. |
"Okuma yasağı" gelirse cezayı Brick çekecek. | Open Subtitles | "لا القراءة" سيكون العقاب لبنة ل ينبغي أرض عجلة على ذلك. |
Belki de Merlyn'den Brick problemi için yardım isteyebiliriz. | Open Subtitles | ربما ينبغي لنا الحصول Merlyn لحل مشكلة لبنة لدينا بالنسبة لنا. |
Onu Brick'e dolu bir silah gibi doğrultalım. | Open Subtitles | لأشير له مثل مسدس محشو في لبنة. |
- Brick olamayacak kadar küçük. | Open Subtitles | انها ليست كبيرة بما يكفي ليكون لبنة. |
Evet, biri Beth'in arabasının arka camına bir tuğla fırlattı. | Open Subtitles | نعم، رمى شخص لبنة من خلال الزجاج الأمامي للبيت. |
Eğer iğneni kaybedersen, tuğla taşımak zorunda kalıyorsun. | Open Subtitles | إذا فقدت دبوس طية صدر السترة الخاصة بك، تجعلك يتجول مع لبنة. |
CIA onu yanan sıcak bir tuğla gibi bırakıp iletişimini kesti. | Open Subtitles | هو أن CIA أخرجوها بأسرع كما لبنة الساخن كما يقول المثل. |
Mutfakta bi tuğlanın arkasında. Oraya sotelediydim... | Open Subtitles | وراء لبنة في المطبخ كان هذا فى وقت سابق |