Kendine çok güveniyor olmalısın ki buraya gelip hakkımda böyle saçmalıklar anlatıyorsun. | Open Subtitles | لديك الكثير من الوقاحة لتأتي هنا و تقول كل هذا الهراء عنيّ. |
Buraya gelip kayboluşumu izlemek için hayatını bir kenara bırakmanı istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدك أن تترك حياتك خلفك فقط لتأتي هنا لتراني أختفي |
Kendini biraz toparlarsan, bu gece bize yemeğe gel. | Open Subtitles | لتأتي لنا الليلة لتناول العشاء معا لو لديك الرغبة في ذلك |
Benim marushamdan bir kadının buraya gelmesini kolay bir şey mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنه من السهل على امرأة من مستوايا لتأتي هنا ؟ |
Bunun cevabı oradan gelecek olan arabaları güvende tutabilmek. | TED | الجواب هو تمكين السيارت لتأتي من ذلك الإتجاه بأمان. |
Geceleyin senin eve gelmeni, senin o kadını...terketmeni. | Open Subtitles | انتظرتك لتأتي إلى المنزل ليلاً .انتظرتكلـ . لتترك هذه المرأة |
Kendi kadınınla bile ilgilenemiyorsun şu halde sen kimsin ki gelip ateş püskürüyorsun? | Open Subtitles | لا يمكنك حتى رعاية إمرأتك مَن أنت لتأتي وتذهب بكلمة من فمك ؟ |
Onunla tanıştığımda, başkente gelip hikayesini paylaşmak için sahip olduğu tek giysisiyle 20 kilometre kadar yürümüştü. | TED | عندما التقيتها، كانت قد مشت حوالي 12 ميلًا بالثوب الوحيد الذي تملكه، لتأتي للعاصمة و تشاركنا قصتها. |
Kendisini buradan kurtarması gerekiyor, ölümlülüğünün derinliklerinden gelip ruhunu serbest bırakması. | TED | ومن هناك يتعين عليها نشل نفسها من أعماق الفناء، لتأتي وتطلق روحها. |
Onun yerine, bu gecenin gelip geçmesi için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | بدلا من ذلك، لا استطيع انتظار هذه الليلة لتأتي. لتأتي وتذهب. |
Bu akşam gel. Zaten yemeğe gelecek arkadaşlarım var. | Open Subtitles | لتأتي الليلة، لديّ سلفاً بعض الأصدقاء سيأتون |
Yarından sonraki gün öğlen gel. | Open Subtitles | لتأتي بعد غداً عند الظهيرة في الأيام التي تلي ذلك |
Böylece, kayboluş gerçekleşirken, gözlerimi kapatacağım ve yeni döngünün gelmesini bekleyeceğim." | TED | وعندما يحدثُ الزوال، أغلقُ عيناي وأنتظر دورة جديدة لتأتي هنا وهناك." |
Annenle bankaya gelecek kadar alçaldın mı? | Open Subtitles | أحالتك متدهورة كفاية لتأتي مع أمك إلى البنك؟ |
Saat 10'da gelmeni yazdığım e-postayı almadın mı? | Open Subtitles | ألم تصلك رسالتي الإلكترونية عن لتأتي في العاشره؟ |
Ben Betty. 30 dakika içinde buraya gelmek zorundasın yoksa Little, Brown'ın adamı gazetecilere neden hapiste olduğunu söyleyecek. | Open Subtitles | أنا بيتي، ولديك 30 دقيقة لتأتي إلى هُنا، وإلّا سيخبر رجـــل ليـتل براون هؤلاء الصحفيين لماذا أنت في السجن. |
İnşallah misafirliğe gelmen için vaktin olur. | Open Subtitles | حسنآ اتمنى ان يكون لك الوقت لتأتي لزيارة المنزل |
Buraya gelmeniz için büyük bir cesaret gerekmiştir değil mi? | Open Subtitles | تملكتي الكثير من الشجاعة لتأتي هنا، أليس كذلك؟ |
Söyleyecek bir şeyin olmasaydı, önceki gün beni kontrol etmeye gelmezdin. | Open Subtitles | لم تكن لتأتي بحثاً عني في ذلك اليوم لو لم يكن لديك ما تقوله لي |
- Buraya gelmeye seni ancak böyle ikna edeceğimi düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنها الطريقة الوحيدة لإقناعك لتأتي معي إلى هنا. أنا طالب سنة ثانية يا رجل. |
Brownstone'a istediğin gibi gidip gelebilirsin. | Open Subtitles | المبنى الحجري ملكك لتأتي وتذهبي كما يرضيك |
Şimdi kazandığın parayı yazıp, sonra karalamanı aslında kazanman gerektiğini düşündüğün rakamı yazmanı birinci sınıfla New York'a gelmenin kaça patlayacağını hesaplamanı ...ve buraya gelip benim için çalışmanı istiyorum. | Open Subtitles | تكتب الرقم الذي تجنيه الآن و تتجاوزه و تكتب مالذي يجب أن تحققه و من ثم تقدر كم سيكلفك ركوب الطائرة لتأتي إلى نيويورك |
Oğlunu gerçekten seviyor olmalısın Schillinger, buraya gelip benden rica ettiğine göre. | Open Subtitles | لا بُدَّ أنكَ تُحِب ابنَك حقاً يا شيلينجَر لتأتي إلى هُنا و تَطلُب مَعروفاً مِني |
Şimdi hiç gitmeyecekler. Anneni çağırmalısın, gelsin ve bizi kurtarsın. | Open Subtitles | لن يرحلوا أبداً الآن، اتصل بأمّك الآن لتأتي وتأخذنا |
Buraya gelmesi yasak. | Open Subtitles | ليس لديها تصريح لتأتي لهنا أو لتتكلم معي |