Tesisi bir sonraki demodülasyondan korumak için o bilgiye sahip olmak zorundayız. | Open Subtitles | يجب أن يكون لدينا هذه المعلومات لتأمين المصنع من العثور عليه. |
Hükûmetler sınır güvenliği için veya doğal afetler sonrasında acil durum ve yardım için kullanıyor. | TED | الحكومات تستخدمها لتأمين الحدود، أو لتحسين إستجابة أسرع عند الكوارث كالفيضانات والنيران والزلازل. |
güvenli borçlanma için diplomatlar gönderebiliriz. | Open Subtitles | يمكنني إرسال مبعوثين خارجا لتأمين القروض |
Tüm personel, ya laboratuarı ya da müzeyi uygun şekilde korumaya gitti ki hayatını kaybeden olmasın. | Open Subtitles | كلّ شخص ذهب لتأمين المختبر أو لتأمين أيّ نقطة تؤدّي إلى المتحف... حتى لا تكون هناك خسارة في الحيوات |
En iyi akıllarımızdan bazıları şirket dünya görüşüne inancımızı sağlamak için görevlendirilirler. | Open Subtitles | بعض من أفضل العقول المبدعة تم توظيفهم لتأمين عقيدتنا بالرؤية العالمية للشركات. |
Petrol hakları almak için tam teşekküllü gizli bir operasyon yönetiyorlarmış. | Open Subtitles | لقد تم تفعيله عملية سرية كاملة غير منقوصة لتأمين حقوق النفط |
güvenlik için gerekli mahkeme kararının haftalar alacağını kendin söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتها بنفسك, سيستغرق الأمر أسابيعا لتأمين الأوامر اللازمة للمحكمة. |
Birazdan sıra deprem sigortası yıldırım sigortası ve dolu sigortasına gelir... | Open Subtitles | أننى أحتاج لتأمين ضد الزلازل,تأمين ضد البرق و تأمين ضد البرد |
Adam bankadan gelecek krediyi garantiye almak için iç çamaşırına kadar her şeyini ipotek etmiş. | Open Subtitles | لقد كنت محق بشأن موريس لقد رهن كل ما يملك لتأمين قرض البنك |
Kaçırılan aracının güvenliğini sağlamak için hangi somut adımları atıyorsunuz? | Open Subtitles | ماهي الخطوات العملية التي قـُـمتِ بها لتأمين القطع الأثرية المسروقة؟ |
Harekete geçtiğimizde, rehineleri kurtarmak için çok az bir zamanımız olacak. | Open Subtitles | بمجرد أن نتدخل بقوة سيكون هناك وقت ضيق جداً لتأمين الرهائن |
Sovyet ve İngiliz güçleri harp esnasında petrol kaynaklarını korumak için İran'ı işgal etmişti. | Open Subtitles | خلال الحرب، كانت القوات السوفياتية والبريطانية قد احتلتا إيران لتأمين إمدادات النفط |
Kendi ufak seçkin dünyanı korumak için yardım etmek istiyorsun. | Open Subtitles | تريدين مساعدة الناس لتأمين عالمكِ الصغير الثرىّ. |
Yer operasyonunu korumak için casus uçak kullanacağız. | Open Subtitles | فريقٌ واحد يكفي سنستخدم طائرةً بلا طيار لتأمين العملية الأرضية |
Bu da demek oluyor ki, artık işlemlerimizin güvenliği için bankalara itibar etmek zorunda değiliz. | TED | وهذا يعني أننا لم نعد في حاجة إلى الاعتماد على المصارف لتأمين معاملاتنا المالية. |
Şef personel ve güvenliği soruyor. | Open Subtitles | الرئيس يودّكَ أنّ تمدنا بالقوى العاملة، و بمن يلزموا لتأمين المكان. |
Hastaneyi, doktorları ve hastaları için daha güvenli bir yer haline getirmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | الأنظمة الأمنية الجديدة لتأمين بيئة آمنة في المستشفى من أجل الأطباء والمرضى |
Bu şantaj operasyonu Eğer çalıştırıyorsanız, teklifinizi güvenli beni kullanarak | Open Subtitles | , هذه عملية الأبتزاز التي تديرها تستخدمني لتأمين عرضك لهذه الحماقة |
İkinci olarak dostunuz Bolşevikler'in hayatını kurtarmak için hayati ilaçlarınızı korumaya çalışırken vuruldunuz ve ağır yaralandınız. | Open Subtitles | فقد أصبت على نحو خطير بطلق ناري مرتين في محاولة لتأمين الأدوية الحيوية لإنقاذ حياة "البلاشفة" المرافقين لك |
Petrol hakları almak için tam teşekküllü gizli bir operasyon yönetiyorlarmış. | Open Subtitles | لقد تم تفعيله عملية سرية كاملة غير منقوصة لتأمين حقوق النفط |
Orada bir güvenlik birimi bırak. Manganın geri kalanını enkaza götür. | Open Subtitles | إترك عنصر لتأمين الموقع خذ بقية فرقتك إلى موقع التحطم |
Obamacare(sağlık sigortası reformu) diyebilirdiniz. -tabii isteksiz olanlar haricinde- | TED | قد تقولوا خطة أوباما لتأمين الرعاية الصحية للجميع، فيما عدا أولئك الذين لم يرغبوا بالتغيير الطوعي. |
Bu baka sanki, bilirsin işte başrolü garantiye alma gibi geldi? | Open Subtitles | حصل بالنسبة لي انه ربما يكون .. تعرفين لتأمين الدور |
Ajan White, sizinkilerin, olay yerinin güvenliğini sağlamalarını istedi. | Open Subtitles | العميل الأبيض يريد رجالك هناك لتأمين موقع الجريمة في أقرب فرصة ممكنة |
Bunun Profesör'ün affını garantileyen ve kardeşimi kurtarmak için kahramanca hesaplanmış bir hareket olmasını beklerken ona saldırmaktan tutuklandım. | Open Subtitles | لفتة بطولية ولكن محسوبة تهدف لتأمين العفو عن الأستاذ، لإنقاذ شقيقتي |
Dünya üzerindeki egemenliğimi güvenceye almak için yeni bir plân kuracağız. | Open Subtitles | نحنُ سنعقد خطة جديدة لتأمين منطقتي على الأرض |
Dolayısıyla geleceğimizi korumanın bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة لتأمين مستقبلنا |
Herkes gibi ben de bu keşfin başarısından emin olmak için çok çalışıyorum, ve ayrıca bilim ekibimizin liderini memnun etmek için. | Open Subtitles | و أنا أعمل بجهد كبير مثل غيرى لتأمين نجاح البعثة و لإرضاء قادة بعثتنا العلمية |