Evet, evet. Yanlış olmasın, satmak için meth yapıyordu. | Open Subtitles | نعم, نعم, لأعطيها حقها, كانت تحضّر الميث لتبيعه |
Birinci Dünya Savaşı başladı, ...ve kaz yerine, ...elinde satmak için sadece şalgam kalmıştı. | Open Subtitles | اندلعت الحرب العالمية الأولى، وبدلاً من الأوز لم يبقى لها سوى نبات (اللفت) لتبيعه |
Belki satmak ya da onarmak için. | Open Subtitles | ربما أخدته لتبيعه أو لتصلحه. |
Bu senin projen değildi ki satasın, Ari. | Open Subtitles | ليس مشروعك لتبيعه |
Ama senin değildi ki satasın. | Open Subtitles | - لكن ... -لم يكن ملكك لتبيعه |
Ama kime satman gerektiğini bilemezsin. | Open Subtitles | لكنك لاتعرف من الأفضل لتبيعه إليه، |
Seni buraya onları satman için gönderdi, değil mi? | Open Subtitles | "لقد ارسلك لتبيعه, أليس كذلك؟" |