Daha erken gelirsin demiştim. İyi olduğumu öğrenmek için. | Open Subtitles | ظننتُ أنّك قد تأتين بوقت أبكر قليلاً لتتأكدي من أنّني بمأمن |
Bence mahkemede olma sebebin onun ağzını kapalı tuttuğundan emin olmak için. | Open Subtitles | أظن أنكِ هنا لتتأكدي من إبقائها على الأمر سرّاً و حسب. |
Bilirsin, yolun karşısına çok yavaş geçer hani, sende ona çarpmamak için direksiyonu kırarsın, karşı taraftan gelen adam da sana çarpmamak için, direksiyonu kırıp kayalıklardan uçar. | Open Subtitles | تعرفين. ذلك الذي يعبر الشارع ببطء شديد. و من ثم تنحرفين لتتأكدي من إنك صدمتيه و من ثم سيارة |
Şu andan itibaren kitap kulübünün kusursuz olması için uğraşacağım. | Open Subtitles | من الان , سوف تحصلين على تركيزي الكامل لتتأكدي من انك تملكين نادي كتب ممتاز |
Sen olmadan başaramayacağımızı görmek için mi geldin? | Open Subtitles | ألهذا السبب أتيتِ، لتتأكدي من أننا لن ننجح بدونك؟ |
Fazla klor olmadığından emin olmak için. | Open Subtitles | لتتأكدي من أنه لا يوجد به ! الكثير من الكلور |
Fazla klorin olmadığından emin olmak için. | Open Subtitles | لتتأكدي من أنه لا يوجد به ! الكثير من الكلور |
Açgözlü ve serseri arzularını kontrol altında tutmak için. | Open Subtitles | لتتأكدي من مستوى نشاط وشراسة طموحك |
Dışarı çıkmayacağından emin olmak için buraya gönderildin. | Open Subtitles | تم إرسالك إلى هنا لتتأكدي من عدم خروجه |
- Yapabildiğinden emin olmak için yani. | Open Subtitles | فقط لتتأكدي من انكِ تستطيعي |
Yalan söylemediğimden emin olmak için. | Open Subtitles | فقط لتتأكدي من عدم كذبي |
Ve, Gail, Jöle-O'nun tadına bakmak ister misin Gerçek Jell-O olduğundan emin olmak için mi? | Open Subtitles | ويا (غايل)، أتودين تذوق الهلام لتتأكدي من كونه هلاماً حقيقياً؟ |