Protokol, evin basıldığında herhangi birinin seni izlemediğinden emin olmak için bir takip-saptama testi yapmanı söyler. | Open Subtitles | والذي فحواه: إذا ما أُقتحم مأمنكَ فتهيم بالسيّارة لتتأكّد ألّا أحد يتّبعكَ. |
O zaman sözünü dinlediklerinden emin olmak için sonsuza kadar aileyi mi izleyeceksin? | Open Subtitles | حسنٌ. إذن فستراقب هذه العائلة لتتأكّد من كونهما متلقّنيْن؟ |
İyi olduğundan emin olmak için her gece ve gündüz onu ziyaret edin. | Open Subtitles | زرها ليـــلاً نهاراً لتتأكّد مليّاً أنّهـــا بخير |
Bu yüzden kötü şeyler olmamasını engellemek için yapmak istemediğiniz şeyler yapmak zorunda kalıyorsunuz. | Open Subtitles | وأحياناً تضطرّ لفعل أشياء لا تودّ أن تفعلها لتتأكّد أن لا تحدث أمور سيئة. |
O nedenle beni kontrol etmesi için bu hoş, genç bayanı yollamışlar. | Open Subtitles | لطف منه لقد أرسلوا هذا ، الشابّة لتتأكّد منني |
Bunun olmaması için buradasın, değil mi? | Open Subtitles | أنت هُنا لتتأكّد أن هذا لن يحصُل صحيح ؟ |
Bak, buraya Emma'yı korumak için geldin anlaşmada kendi üzerine düşeni yapmasını sağlamak için. | Open Subtitles | لتتأكّد أنّها احترمَتْ اتّفاقها معي -و قد فعلَتْ. |
Max, tuvalet kağıdı, ekmek ve bitmek üzere olan ketçapı... - ...hatırlatmak için arıyorum. | Open Subtitles | (ماكس)، اتّصلتُ لتتأكّد ألّا تنسى مناديل المرحاض، الخبز، و يكاد ينفذ الكتشاب. |
Emin olmak için, Wayne Randall'ın DNA'sıyla eşleşiyor mu diye inceleyebilirdin. | Open Subtitles | كان بوسعكَ فحصها لترى إن كانت تطابق حمض (وَين) النوويّ، لتتأكّد وحسب |
Sara Starling'e söylentileri onaylamak için geldi. | Open Subtitles | جائت (سارّة) لـ (ستارلينج) لتتأكّد من صحّة إشاعات. |
Ancak hedefi değildi. Sara Starling'e söylentileri onaylamak için geldi. | Open Subtitles | جائت (سارّة) لـ (ستارلينج) لتتأكّد من صحّة إشاعات. |